Gökyüzü, insanoğlunun tarih boyunca merakını uyandıran bir alan olmuştur. Ancak, onun derin sırlarını günümüzde daha iyi anlamaya başlıyoruz. NASA astronotu Andreas Mogensen, daha önce bilinen ancak net bir şekilde fotoğraflanamayan bir gökyüzü olayını uzaydan kaydetmeyi başardı.
Hava Parıltısı (Air Glow), Kuzey ve Güney kutup bölgelerinde gözlemlenebilen Kuzey ve Güney Işıkları ile benzerlik taşısa da, görsel olarak oldukça farklı bir ışık ve parlamaya sahiptir. Bu fenomen sırasında, atmosferin ince tabakaları etkileyici renklerle dolup taşar. Ancak, bu olayı yeryüzünden yukarı doğru bakarak net bir şekilde görmek bazen mümkün olmayabilir.
Alper Gezeravcı’nın Hava Parıltısı Deneyimi
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda görev yapan ilk Türk astronot Alper Gezeravcı, bu sırada Andreas Mogensen ile birlikte Hava Parıltısı’na tanıklık etti. İstasyonun dünya yörüngesindeki dönüşü sırasında gökyüzündeki Hava Parıltıları’nı fotoğraflamayı başardılar.
Bu etkileyici fotoğrafta, atmosferin alt katmanında parlak sarı bir ışık gözlemlenirken, onun üzerinde kırmızı bir katmanın oluştuğu dikkat çekiyor. Sarı ışımalar, atmosferde bulunan sodyum parçacıklarından kaynaklanırken, kırmızı ışımalar, atmosferin daha yüksek kısımlarında bulunan oksijen ve az miktarda hidroksit (oksijen artı bir hidrojen molekülü) ile ilişkilidir.
Peki, Hava Parıltısı Nasıl Oluşuyor?
Üst atmosferdeki bu ince tabakada meydana gelen zayıf ışıldama, güneşten gelen ışığın atmosferdeki moleküller veya atomlarla etkileşimi sonucu oluşur. Güneş ışığı, gündüz boyunca moleküllere enerji verir, bu da onları birbirinden ayırır ve elektronları uyarır. Bu enerji, zamanla moleküllerle çarpışarak kaybolur; ancak bu süreçte ortaya çıkan enerji emisyonu, belirli renklerin ortaya çıkmasına neden olur. Böylelikle, Hava Parıltısı olarak adlandırdığımız bu muhteşem doğa olayı gerçekleşir.
Elbette, Hava Parıltısı’nın oluşabilmesi için bazı özel koşullar gerekmektedir. Bu fenomen, sadece 50-300 km yükseklik arasındaki ince bir bölgede meydana gelir. NASA, bazı durumlarda bu katmanların iki katı kalınlığa ulaşabileceğini de belirtmektedir. Bilimsel açıdan, Hava Parıltısı, atmosferin en yüksek kısımlarındaki son derece seyrek katmanların hareketi ve dağılımı hakkında gözlem yapmayı kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla, bilim insanları bu nadir olayları izlemeye büyük bir ilgi göstermektedirler.
Sonuç olarak, 15 bin yıllık insanlık tarihi boyunca gökyüzünü yeni yeni keşfetmekteyiz ve gezegenimizin üzerini kaplayan bu hava tabakasını anlamaya yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Hava Parıltısı gibi fenomenler, bu keşif yolculuğunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır.