Charles Darwin ve Galapagos Adaları’ndaki Keşifleri
Charles Darwin’i hayal ettiğinizde, Galapagos Adaları’nda bir ispinozu dikkatle gözlemlerken notlar aldığını düşünmek oldukça yaygındır. Ancak muhtemelen, dev bir kaplumbağanın üzerinde gezinirken ya da nesli tükenmekte olan türleri atıştırmalık gibi tüketirken onun aklınızda canlanması daha zor olacaktır. Fakat Darwin, bu iki eylemi de gerçekleştirmiştir: Hem incelemelerde bulundu, hem de yedi!
Darwin, ilk yolculuğunda Galapagos’un San Cristóbal Adası’na geldiğinde, düzenli olarak kaplumbağaların üzerinde dolaşıyor ve onları yiyecek olarak değerlendiriyordu. Darwin, bu deneyimini şöyle anlatıyor: Sık sık sırtlarına binerdim ve kabuklarının arka kısmına birkaç kez vururdum; ayağa kalkıp uzaklaşmaları oldukça zorlayıcı oluyordu. Bu ilginç gözlemlerinin yanı sıra, kaplumbağaları tercih ettiği bir yiyecek olarak görmekten de geri durmuyordu. Cambridge Üniversitesi Oburlar Kulübü’nün ünlü bir üyesi olan Darwin, kaplumbağaları tercih ettiği yemeklerden biri olarak kavrulmuş ya da çorba şeklinde tüketiyordu. Kaplumbağalar hakkında şunları yazmıştı: Bu üst bölgede kalırken tamamen kaplumbağa etiyle yaşıyorduk: üzerinde et bulunan kavrulmuş göğüs plakası, Gaucho’ların carne con cuero yaptığı gibi oldukça lezzetli. Genç kaplumbağalar harika çorba olur; ama onun dışında et bence çok farklı değil.
Darwin’in Yemek Deneyimi ve Keşfi
Darwin, ne kadar büyük bir doğa bilimci olsa da, aynı zamanda aç bir adamdı. Aralık 1833’te Desire Limanı’ndayken, geminin mürettebatından biri Noel yemeği için vurduğu bir kuşu getirdi. Bu kuş, deve kuşlarına benzer özellikleri ile bilinen bir rhea kuşuydu. O dönemde Darwin, uzun zamandır “Avestruz petise” adını verdiği ve şimdi “Darwin’in Rhea’sı” olarak bilinen bir kuş türünü arıyordu. Adanın kuzeyinde yaşayan başka bir rhea türü ile arasındaki küçük farklılıklar, Darwin’in dikkatini çekmişti. Yıllarca bu kuşlardan birini yakalamak için çaba gösterdi; fakat en sonunda, birinin midesine gireceğini asla düşünmemişti.
O Noel gecesi, genç bir büyük rhea yediğini sanan Darwin, aslında kendi keşfini gerçekleştirdiği bu kuşun kalıntılarını tüketmişti. Yemek sırasında durumu fark ettiğinde aniden sıçrayarak kuşun kalıntılarını kurtarmaya çalıştı; bir kanat, kafa, bacaklar ve bol miktarda daha büyük tüy almayı başardı. Bu kalıntıları incelemeye giden Darwin, Güney Amerika’da iki farklı rhea türü olduğuna ikna oldu. Ve bu konuda haklıydı.
Kısacası, Darwin, kuşu önce yedi, sonra da keşfetti…