Kısa bir süre önce, bir adam, doktorların beynine erişimini sağlamak ve bir tümörü çıkarmak için güvenli sınırları test etmek amacıyla kafatasını açtığı dokuz saatlik bir ameliyat sırasında saksafon çaldı. Bu tür bir prosedüre, “uyanık bir kraniyotomi” denir ve tarihsel olarak, hastalara keman çalmaktan zeytin doldurmaya kadar çeşitli görevler verilerek, doktorların beyinlerinin işlevini takip etmelerine olanak tanınır. Dr. Christian Brogna, CBS News ile yaptığı röportajda, 35 yaşındaki müzisyene yapılan bu uyanık beyin ameliyatının başarılı geçtiğini bildirdi. Dr. Brogna, karmaşık bir operasyon olmasına rağmen, herhangi bir olumsuz yan etki olmadan tümörü çıkarmayı başardığını ifade etti. Brogna, “Tümör, beynin oldukça karmaşık bir bölgesinde bulunuyordu. Üstelik hasta solaktı, bu da beynin sinirsel yollarının daha karmaşık olmasından dolayı durumu daha da zorlaştırıyordu.” şeklinde konuştu.
Neden Uyanık Beyin Ameliyatı Yapılıyor?
Beynin içinde birinin olduğunu bilerek bilinçli olmak, kabul edilmesi oldukça zor bir durum olabilir. Ancak tümör çıkarma alanındaki bu alışılmadık yaklaşım, hayati organın hangi bölümlerinin işlevini kaybetmeden kesilebileceğini değerlendirmenin etkili bir yolu olarak değerlendirilmektedir. Tümörler ve sağlıklı beyin dokusu insan gözüne son derece benzer görünür; bu nedenle ikisini ayırmak, cerrahları bilişsel veya motor işlev için hayati öneme sahip dokuyu kesme riskiyle karşı karşıya bırakır. Ameliyatın kesme aşamasında uyanık olmak, hastaların çok geç olmadan fonksiyon kaybı belirtileri gösterme fırsatına sahip olmalarını sağlar.
Uyanık kraniyotomiler, genellikle cerrahların kafatasını keserken (uyanık bir hasta için dayanılmaz derecede acı verici bir süreç olacağı için) hastaları anestezi altına almayı içerir. Daha sonra, hasta ağrı hissetmeden, cerrahlar beyin üzerinde çalışabilirler. Cerrahlar, dokuyu uyarmak için küçük elektrik akımları uygulayarak beynin parçalarını kesmenin yaratacağı etkileri test edebilir. Eğer bir hasta, uyarılan beynin bu bölgesine olumsuz bir tepki verirse, cerrah bu bölümü kesmemesi gerektiğini anlar.
Bu testler, uyanık hastayı konuşmalarıyla ilgili üç tür hata için sürekli olarak değerlendiren konuşma terapistleri tarafından gerçekleştirilir. Bu hatalar şunları içerir:
- Birinci hata: Anlamsal hata; hasta bir nesneyi tanımlarken yanlış yanıt verir, ancak bu yanlış yanıt doğru yanıtla ilişkilidir. Örneğin, bir kaşık resmi gösterildiğinde hasta “çatal” diyebilir.
- İkinci hata: Sesbirimseldir (fonemik); yanlış ve doğru yanıtlar fonetik olarak benzer kelimelerdir. Doğru yanıt “baş” iken “taş” demek buna bir örnektir.
- Üçüncü hata: Konuşmanın durmasıdır; hasta yanıt vermeye çalışırken konuşma yeteneğini kaybeder. Bu durum hasta tarafından fark edilir ve büyük bir stres kaynağı olabilir.
Bu nedenle, hastaların böyle tuhaf ve nahoş bir prosedürün stresiyle başa çıkıp çıkamayacaklarını değerlendirmek için uyanık bir kraniotomi için seçilmeden önce kapsamlı bir görüşme süreci uygulanır. Şüphesiz ki bu tür bir prosedür endişe verici olabilir, ancak bunun gibi operasyonlar, insanları yaşam kalitelerini düşürmeden tehlikeli tümörlerden kurtarabilir. Cerrahların çalışmaları sırasında bir saksafon konseri dinlemeleri ise, bu süreçte yaşanan zorluklara rağmen, sadece bir bonus olarak değerlendirilebilir.