Netflix’in “Don’t Look Up” Filmindeki Kriyogenik Dondurma Teması
Netflix’in “Don’t Look Up” filmi, dev bir asteroit çarpması tehdidiyle karşı karşıya kalan bir ekibin, Meryl Streep liderliğinde, vücutlarını kriyonik olarak dondurarak yeni bir gezegen arayışına çıkmasını konu alıyor. Bu film, birçok önemli soruyu gündeme getiriyor. Meryl Streep ve ekibinin yaptığı gibi vücudumuzu 22.740 yıl boyunca dondurmak ve daha sonra çözerek hayatımıza devam etmek, bilimsel açıdan neredeyse (ya da kesinlikle) imkansız. Ancak, insan vücudunun çok düşük sıcaklıklarda hayatta kalabildiğine dair bazı ilginç örnekler mevcut.
Örneğin, 1980 yılında, arabasıyla kaza yapan bir kadın, karda altı saat boyunca çaresizce yardım bekledi. Doktorlar, onu “derin dondurucudaki bir et gibi” tanımladı, ama buna rağmen hayatını kurtarmayı başardılar. 2016 yılında yaşanan benzer bir olayda, 25 yaşındaki bir adam -20 °C sıcaklıkta karda 12 saat kaldı. Doktorlar nabız bulamadı ve don kangreni nedeniyle birkaç parmağını kaybetse de, onu hayata döndürmeyi başardılar.
RMIT Üniversitesi Yardımcı Dekanı Profesör Gary Bryant, insanların donarak hayatta kalmalarının kısa yanıtının hayır olduğunu ve bu durumun “muhtemelen hiçbir zaman mümkün olamayacağını” ifade ediyor. Vücut sıcaklığı normalde 37 °C iken, sıcaklık değişimiyle başa çıkmak neredeyse imkansız. Bryant’a göre, vücut içi sıcaklık sadece birkaç derece değiştiğinde bile hasar oluşmaya başlıyor. 40 °C’nin üzerindeki ateş tehlikeli iken, 35 °C’nin altına inmesi hipotermiye yol açıyor.
Donma Durumu ve Hayatta Kalma İhtimali
Belirttiğine göre, donma durumu tamamen ayrı bir konudur. Donduktan sonra hayata dönmek konusunda Bryant, gerçekten donduktan sonra geri getirilen hiçbir insan örneği olmadığını söylüyor. Ancak yukarıda verilen örnekler önemli soruları akıllara getiriyor. Bryant, bu olayların gerçek donmalar değil, insanların ciddi hipotermi vakalarından kurtulma örnekleri olduğunu belirtiyor. Her ne kadar bu durumlar da mucizevi olsa da, ilk bakışta göründüğü kadar imkansız değiller.
Tıpta, doku hasarını önlemek için uygulanan bir yöntem olan tedavi amaçlı hipotermi kullanılıyor. Ancak bu yöntemde sıcaklıklar donmanın çok üzerinde kalıyor. Bryant, genellikle 31-32 °C’ye kadar soğutma yapıldığını ve bu nadir kullanılan yöntemin faydaları ve riskleri hakkında tartışmaların devam ettiğini ifade ediyor. 2019 yılında, ilk kez bir insan acil durum koruma ve hayata döndürme (EFT) durumuna yerleştirildi. Bu süreçte, tuzlu su kullanılarak beyin 10-15 °C’ye kadar soğutuldu ve cerrahların potansiyel olarak hayat kurtarıcı operasyonlar gerçekleştirmesine olanak tanındı.
Kriyonik Dondurma ve Vücut Sıcaklığı
Ancak kriyonik dondurma söz konusu olduğunda durum değişiyor; dondurularak birkaç yıl sonra hayata döndürme olasılığı bilimsel olarak “imkansız” görünmektedir. Yukarıdaki örneklere baktığımızda, gerçekten ne kadar düşük sıcaklıklarda olduklarına dikkat etmemiz gerekiyor. 25 yaşındaki “donmuş” adam örneği için Bryant, “muhtemelen vücut sıcaklığı 30 °C’nin altında değildi” diyor. Haberlerde, vücut sıcaklığının dijital bir termometrede algılanmadığı belirtiliyor, ancak Bryant, bunun donma sıcaklığının altında olduğu anlamına gelmediğini vurguluyor: “Neredeyse kesinlikle dokunmasız (kızılötesi tarayıcı) bir termometre kullanıyorlardı ve bunlar yaklaşık 34 °C’nin altındaki sıcaklıkları algılamıyor. Ancak, eğer deri sıcaklığı 30 °C olsa bile, vücut içi sıcaklığı hâlâ 37 °C civarında olacaktır.”
Fiziksel Koşullar ve Hayvanların Hayatta Kalma Mekanizmaları
İlginç bir şekilde bu adam, hayatta kalmasını kısmen fiziğe borçlu gibi görünüyor. Bryant, “Fiziksel bir bakış açısından, karın altında kapalı kalmak, ısı kaybının oldukça yavaş olduğu anlamına geliyor (kar iyi bir yalıtım sağlar). Hâlâ ışınımsal kayıplar gerçekleşir, ancak birkaç saat boyunca bu kayıp vücut sıcaklığını sadece birkaç derece azaltacaktır. Dış katmanlarda ciddi donma olsa bile, hayati organlar donmaya yaklaşmayacaktır.” diyor.
Hayvanların Kış Aylarında Hayatta Kalma Stratejileri
Doğaya baktığımızda, birçok hayvanın soğuk kış aylarında hayatta kalmak için yağ topladığı ve ardından uykuya daldığı gözlemleniyor. Bu sayede metabolizmalarını yavaşlatıyor ve hem oksijen hem de enerji ihtiyacını azaltabiliyorlar. İnsanlarda da benzer bir durum yaşanıyor. Ancak bu durum hayati olabilse de, hâlâ oldukça ciddi ve tehlikeli. Gerçek donma durumunda hayatta kalmamamızın nedeni, tek bir kelime ile “buz” olarak özetlenebilir. İnsanlar, vücutlarında buz oluştuğunda hayatta kalamıyorlar.
Vücuttaki Su ve Donmanın Etkileri
İnsan vücudunun büyük oranda su içeriyor olması, bu sorunu daha da derinleştiriyor. İnsan beyninin ve kalbinin neredeyse dörtte üçü su, akciğerlerimizin ise yüzde 83’ü sudan oluşuyor. Donma sıcaklıklarında suyun hacminin genişlemesi, hücrelerin parçalanmasına neden oluyor ve bu durum hem hücreler hem de donma sıcaklığına kadar hayatta kalmayı başarsa bile insan için ölümcül oluyor. Kısacası, insan (ve çoğu memeli) vücudundaki neredeyse hiçbir hücre, donduktan sonra hayatta kalamıyor. Ancak kırmızı kan, sperm, yumurta hücreleri, kök hücreler ve kanser araştırmalarında kullanılan bazı hücre serileri gibi özel türler bu kuralın istisnalarını oluşturuyor ve bilim insanları tarafından dondurularak araştırma ve diğer amaçlar için korunuyor.