GÜNLÜK HAYATLARINA DEVAM EDEBİLİYORLAR
Yürüyen Zatürre hastalığı, aslında yeni bir sağlık sorunu değildir; ancak hastalığın belirtileri genellikle daha hafif seyrettiği için bireyler, zatürre olduklarının farkına varamayabilirler. Dolayısıyla bu hastalar, günlük sosyal ve iş yaşamlarına normal şekilde devam edebilmektedir. Geçmişte de benzer vakalar mevcuttu; fakat sağlık sisteminin sınırlı imkanları nedeniyle bu hastalar genellikle tedavi edilmeden kalıyorlardı. O dönemlerde hastanelere gitme oranı düşüktü ve görüntüleme yöntemleri sınırlı olduğundan, tanı koymak oldukça zordu. Bu durum, hastalara genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu ya da bronşit tanıları konulmasına yol açıyordu. Ancak günümüzde sağlık hizmetlerinin gelişmesi ve ayrıntılı görüntüleme yöntemlerinin, örneğin tomografinin, daha yaygın kullanılmasıyla birlikte bu vakalar artık daha kolay tanınabilir hale gelmiştir.
NEFES DARLIĞI VE ATEŞE DİKKAT
Yürüyen zatürre kavramı, çok yeni bir anlayış değil; fakat günümüzde bu hastalığın farkındalığı ve tanınırlığı artmıştır. En önemli belirtiler arasında halsizlik, nefes darlığı ve ateş yer almaktadır. Zatürre ile birlikte öksürük ve balgam çıkarma gibi semptomlar da görülebilir; ancak bu belirtiler, birçok üst solunum yolu enfeksiyonunda da mevcut olabilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, eğer ateş 48 saatten fazla sürüyor, gece terlemeleri yaşanıyor ve efor kapasitesinde azalma, nefes darlığı, öksürük ve koyu, sarı ya da yeşilimtırak balgam çıkarma gibi belirtiler varsa, zatürreden şüphelenmek gerekmektedir. Bu durumda mutlaka bir akciğer filmi çektirilmesi önerilmektedir.
ANTİBİYOTİKLE TEDAVİSİ UYGULUYORUZ
Tedavi süreci hakkında bilgi veren uzman Dr. Tozkoparan, tanı koyduktan sonra hastanın yaşı ve mevcut eşlik eden hastalıklarına göre tedavi seçeneklerinin değiştiğini belirtmektedir. “Tedavide tüm hastalarımıza antibiyotikler veriyoruz; ancak bu antibiyotikler, hastanın yaşı ve kronik bir hastalığının olup olmamasına göre farklılık göstermektedir. Genç hastalara daha farklı antibiyotikler verirken, kronik kalp hastalığı, akciğer hastalığı veya bağışıklık sistemi baskılanmış olan 65 yaş üstü hastalar için daha özel antibiyotikler kullanabiliyoruz” şeklinde açıklama yapmıştır.
COVİD’DEN SONRA ARTTI
Son dönemde yürüyen zatürre vakalarının artış nedeni, görüntüleme imkanlarının artması ve COVID-19 sonrası viral enfeksiyonların yaygınlaşmasıdır. Viral enfeksiyonlar, bakteriyel ve mikroplarla oluşan enfeksiyonlar için bir zemin hazırlayabilmektedir. İlk başta normal bir grip ya da COVID-19 ile başlayan durum, zamanla bakteriyel süper enfeksiyona dönüşebilir ve bu da zatürre gelişimini kolaylaştırabilir. Her ateş yükselmesinde veya kendimizi kötü hissettiğimizde antibiyotik kullanmamak gerektiğini vurgulayan Dr. Tozkoparan, “Özellikle ateş 38 derecenin üzerine çıkıp 48 saatten uzun sürerse, mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir. Antibiyotikleri gelişigüzel kullanmak, yani iki gün kullanıp ateşimiz geçince bırakmak, mikropların antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesine yol açabilir. Bu nedenle antibiyotikleri her zaman doktor önerisiyle kullanmalıyız” şeklinde uyarılarda bulunmuştur.