SpaceX, önümüzdeki yıl yörüngeye daha fazla Starlink uydusu fırlatmayı planlıyor. Yeni raporlara göre, şirket 2024’te toplamda en az 144 fırlatma gerçekleştirmeyi hedefliyor; bu da ayda yaklaşık 12 fırlatma anlamına geliyor. Bu bilgi, ABD Senatosu Uzay ve Bilim Alt Komitesine 2023 yılı sonuna kadar 100 fırlatma gerçekleştirmeyi amaçladığını bildiren SpaceX yöneticisi Bill Gerstenmaier tarafından paylaşıldı.
SpaceX’in 2024 yılı için belirlediği ayda 12 fırlatma hedefi dikkat çekici olsa da, bu durum bazı endişeleri de beraberinde getiriyor. Bu endişenin temel kaynağı, fırlatmaların amacı olarak Starlink uydularını kullanarak uydu üzerinden hücresel veri hizmetini resmi olarak başlatmayı planlaması. Starlink, bu yılın başlarında uydu bazlı cep telefon hizmeti sunma planlarını açıkladı, bu da gezegenimizin etrafına daha fazla uydu yerleştirmek anlamına geliyor.
Starlink’in genişleme planları beklenmedik değil, özellikle ticari uzay istasyonlarının sayısının artması ve NASA’nın birkaç yıl içinde Uluslararası Uzay İstasyonu’nu (UUİ) kullanımdan kaldırmaya hazırlanması ile birlikte, Dünya’ya yakın yörüngenin uydularla nasıl kalabalıklaştığına dair endişeler de artmış durumda. SpaceX, uzaya farklı uydular ve görevler göndermek için diğer kurumlarla işbirliği yapmaya devam ediyor ve insanlığı Ay’a geri götürmeyi hedefleyen Artemis III görevinde de kritik bir rol üstlenecek.
İnteraktif bir animasyona göre, halihazırda yörüngede 3.500’den fazla Starlink uydusu bulunuyor. Bu sayının gelecekte hızla artması bekleniyor ve Starlink, yakında Dünya’ya yakın yörünge alanını sıkı bir şekilde kontrol altına alacak. Bu gelişmenin, gelecekteki uzay görevleri ve fırlatmalarında ne gibi sorunlara yol açabileceği ise henüz belirsiz. Ancak geçmişte, Starlink ve diğer şirketlerin gezegenimizin etrafındaki alanı nasıl doldurduklarına dair endişeler dile getirilmişti.
Yeni uyduların sayısındaki artışla birlikte, BlueWalker 3’ün fırlatılmasının ardından gökyüzündeki en parlak ışıklardan birinin bir uyduya dönüşmesi, ışık kirliliği sorununu bir kez daha gündeme getiriyor. Bu durum, yeni hücresel veri tabanlı uyduların ışık kirliliği üzerindeki etkilerinin nasıl olacağı konusunda sorulara neden oluyor.