Dünya’nın Derinliklerine Yolculuk: Kazıların Sırları

Dünya’yı Deldikten Sonra Nereye Ulaşırız?

Bir süre önce, dümdüz aşağı doğru kazı yapmayı deneyerek diğer uca ulaşmanın nerelere varabileceğini gösteren popüler bir etkileşimli haritadan bahsetmiştik. Bu haritaya göre, böyle bir çaba içinde olan çoğu kişi kendini “okyanusta bir yerde” bulacak. Ancak gerçekten böyle bir şeyi başarmanın mümkün olup olmadığını merak ediyor olabilirsiniz. Tarih boyunca pek çok farklı ekip, Dünya’yı kazmak için çeşitli girişimlerde bulundu. Son dönemde, Çin, ülkede bugüne kadar gerçekleştirilen en derin sondajı yaparak 10.000 metrelik bir delik açmaya başladı. Ekip, 10 katmandan oluşan kayaları kazarak, Kretase Dönemi’ne ait 145 milyon yıl öncesine dayanan katmanlara ulaşmayı hedefliyor. Fakat bu delik gerçekten etkileyici bir derinliğe sahip olsa da, tamamlandığında Dünya üzerindeki insan yapımı en derin delik unvanına sahip olmayacak.

Şu ana kadar açılan en derin delik, Rusya’nın kuzeybatısındaki Kola Yarımadası’nda bulunan Kola Süper Derin Sondajıdır. 24 Mayıs 1970’te başlayan bu projede, deliğin en derin noktası yüzeyin 12.263 metre altına kadar inmiştir. Araştırmacılar, Dünya’nın derinliklerindeki kayaların beklenenden çok daha ıslak olduğunu keşfettiler. Sondaj işlemi başlamadan önce bilim insanları, suyun bu kadar derinlere kadar nüfuz edemeyeceğini düşünüyordu. Bunun yanı sıra, okyanus kabuğunda bir bazalt tabakası bulunmasını bekliyorlardı; ancak bunun yerine, magmatik granitin altında metamorfik granit buldu. Bu durum, kıta kabuğunun altında granit bulunduğunu göstererek, levha tektoniği teorisini destekleyen önemli bir kanıt oluşturdu.

Bir Uçtan Girip Diğer Uçtan Çıkmak Mümkün mü?

Ancak bu delikler, derinliklerine rağmen, mantoya ulaşmak için Dünya’nın litosferini (kabuğunu) aşmaya bile yaklaşmıyor. Dünya’nın kabuğu, karasal alanlarda değişkenlik göstermekte olup, ortalama kalınlığı yaklaşık 30 kilometredir; ancak dağlık bölgelerde bu kalınlık 100 kilometreye kadar çıkabilir. Okyanusların altında ise, genellikle ortalama 6-7 kilometre kalınlığındadır. Kısacası, okyanusların altında kabuğu çok daha az kazmamız gerekse de, bu tür bir kazıda, süreci karmaşık hale getiren birçok zorluk bulunmaktadır. Eğer Dünya’yı bir uçtan delmeyi planlıyorsanız, okyanus altında delici matkabı sabit tutmak, muhtemelen karşılaşacağınız en basit sorunlardan biri olacaktır.

Karşılaşacağınız en büyük zorluklar ise yoğun basınç ve ısı olacaktır. Kaliforniya Üniversitesi, Santa Barbara’da araştırma jeofizikçisi olan Doug Wilson ile yapılan bir röportajda, çekirdeğe doğru yapılan bir kazıda her 3 metrede bir atmosfer basıncının arttığını belirtti. Dünyanın merkezine kadar yaklaşık 6.370 kilometre bir derinlik kazdığınızda, bu basınç katlanarak artacaktır. Sonuç olarak, deniz seviyesindeki 1.013 hPa standart basınçtan 1.179.423.669.639.374.797 hektoPascal (hPa) basınca kadar yükseleceksiniz. Bu kadar muazzam bir basınca dayanacak bir yapı inşa etmeyi başarabilirseniz, diğer bir sorun ise sondaj makinenizin karşılaşacağı sıcaklık olacaktır; iç çekirdeğin 5.200 santigrat dereceye ulaşması nedeniyle bu, muhtemelen aşılması imkansız bir engel teşkil edecektir.

Wilson, sürekli su pompalamanın parçanın soğumasına yardımcı olabileceğini (ancak bu muhtemelen başarılı olamayacaktır) belirtti; fakat dış çekirdeğe ulaştığınızda, bu işlemin bir sıvıyı delmek kadar zor olacağını ifade etti. İç çekirdek katı olmasına rağmen, bu durum düşük sıcaklıklardan değil, orada bulunan yoğun basınçtan kaynaklanmaktadır. Ekipmanınız bu derinliklere ulaşmadan önce muhtemelen işlevsiz hale gelecektir; ancak eğer bu demir ve nikel çekirdeğinden geçmeyi başarabilirseniz, diğer tarafa doğru uzun yolculuğunuza devam etmeden önce, kısa bir süreliğine Dünya’nın kütlesinin sizi her yöne eşit olarak çektiği bir ağırlıksızlık hissi yaşayacaksınız.

Kısacası, Dünya’nın derinliklerine doğru bir noktadan girip tam zıttı bir noktadan çıkmak, bugün itibarıyla pek mümkün görünmüyor. En azından günümüzde, bu tür bir girişim oldukça karmaşık ve zorlu bir süreç olarak kalmaya devam ediyor.