Pompei: Lanetli Antik Şehir
Eğer Dünya’da herhangi bir yerin lanetli olduğundan bahsedeceksek, bu konuda akla gelen ilk yerlerden biri, binlerce yıl önce, komşu kasaba Herculaneum da dahil olmak üzere her şeyi yok eden olağanüstü güçteki bir volkanik patlama ile yerle bir edilen antik Roma şehri Pompei olacaktır. Pompei, volkanik kül ve süngertaşı tarafından harabe haline gelmesiyle ünlüdür ve bu durum, bölgeye yapılan ziyaretleri daha da ilginç hale getirir.
Antik şehre yapılan ziyaretler sırasında, bazı turistler anı olması amacıyla küçük parçalar çalmayı tercih ediyor. Ancak, bu çalınan parçaların geri gönderilmesi konusunda oldukça ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Yıllar geçtikçe, bölgeden alınan yüzlerce parça, genellikle özür mektupları ile birlikte geri iade ediliyor. İşin dikkat çekici yanı ise, pek çok insanın bu eşyaları geri göndermelerinin nedeni olarak, sözde bir laneti hissetmeleri ve bu lanetin hayatlarında olumsuz etkiler yarattığına inanmalarıdır.
Pompeii’deki arkeolojik parkın müdürü Gabriel Zuchtriegel, kısa süre önce bir ziyaretçinin bölgeye bıraktığı bir özür notunu sosyal medya platformu X üzerinde paylaştı. Notta, tüm harfler büyük yazılmış şekilde “Lanetten haberim yoktu” ifadeleri yer alıyor. Devamında ise, “Taşları almamam gerektiğini bilmiyordum. Bir yıl içinde meme kanserine yakalandım. Genç ve sağlıklı bir kadınım ve doktorlar bunun ‘kötü şans’ olduğunu söyledi. Lütfen özrümü ve bu parçaları kabul edin.” şeklinde bir açıklama bulunuyor.
Geri gönderilen pek çok çalıntı parçaya benzer mektuplar eşlik ediyor. Bir başka örnekte, talihsiz bir ziyaretçi 2020 yılında, “Şu anda 36 yaşındayım ve iki kez meme kanseri geçirdim” diyerek yazmaya başlıyor ve devamında, “En sonuncusu çift mastektomiyle sonuçlanmıştı. Ailem ve ben maddi sıkıntılar da yaşıyoruz. Biz iyi insanlarız ve bu laneti aileme ya da çocuklarıma geçirmek istemiyorum.” ifadelerini kullanıyor.
Elbette, lanet kavramı gerçek bir olgu değildir. İnsanlar, sözde laneti duyduktan sonra, hayatlarında karşılaştıkları kötü olayları bu eserlere atfetmeye başlıyorlar. Bu durum, bir tür doğrulama yanlılığı ve istatistiklerin yanlış anlaşılması ile sonuçlanıyor. Örneğin, Pompei’den bir eser alındıktan bir yıl sonra bir kişinin kansere yakalanması olası görünmeyebilir. Ancak, çok sayıda insan Pompei’den eser alırsa, bu gruptan birinin kansere yakalanma ihtimali çok daha yüksek olacaktır. Yeterli sayıda insan, bir restorandan peçete gibi ufak şeyler alıp yanlarında taşırsa, bunların küçük bir kısmı hayatlarında hiç hoş olmayan sürprizlerle karşılaşacaktır. Ancak, kimse bu restoranın lanetli olduğunu söyleyemez.