Çatalhöyük’te Keşfedilen 8.600 Yıllık Ekmeğin Tarihsel Önemi
Çatalhöyük’te yapılan kazılarda, 8.600 yıllık ve inanılmaz derecede taze kalmış bir ekmek somunu gün yüzüne çıkarıldı. Bu buluş, şu ana kadar bulunan en eski ekmek somunu olarak tarihe geçti. Ürdün’de daha eski gözlemlerden kalan ekmek parçaları bulunmuş olsa da, bu projedeki araştırmacılar, bu hamurun türünün en eski örneği olabileceğine inanıyorlar.
Arkeologlar, eseri 2021 yılında Çatalhöyük’te bir fırın yapısında gerçekleştirdikleri kazılar sırasında keşfettiler. Başlangıçta bu buluntunun “sünger kalıntısı” olduğunu belirlemek zordu; ancak yapılan detaylı analizler, bunun muhtemelen MÖ 6.600 civarında fermente edilmiş, pişirilmiş bir hamur olduğunu ortaya koydu. Neyse ki, bu ekmek somunu, binlerce yıl boyunca nispeten iyi korunmasını sağlayan benzersiz bir şekilde sarılmıştı.
Anadolu Üniversitesi kazı heyeti başkanı Dr. Ali Umut Türkcan, konuyla ilgili açıklamasında, “Fırının köşesindeki küçük ve yuvarlak süngerimsi buluntunun ekmek olduğu dikkatli bir belgelemeyle anlaşıldı. Yapının hem ahşap hem de ekmek şeklinde ince bir kil ile kaplı olması, bu organik kalıntıların bulunmasını mümkün kıldı ve bugüne kadar korunmasını sağladı” dedi. Dr. Türkcan, “TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nde yapılan radyokarbon testleri, örneğimizin yaklaşık olarak M.Ö. 6.600’e kadar gidebileceğini gösterdi” ifadesinde bulundu.
Çatalhöyük, dünyanın en eski kentleşme merkezlerinden biri olarak kabul edilen bir yerleşim alanı olup, UNESCO Dünya Mirası Alanı listesinde yer almaktadır. Bu yerleşim, 8.000 kişilik yoğun bir nüfusa sahip bir proto-şehir olarak tanımlanmaktadır. Ancak, günümüzde kentsel çevrelerle ilişkilendirdiğimiz merkezi planlama ve yönetim anlayışından yoksun bir yapıya sahip olduğu düşünülmektedir.
Alanda bulunan hayvan kemiklerinin keşfi, Çatalhöyük’te hayvanların evcilleştirildiğini gösteriyor ve bu durum, insanların avcı-toplayıcı yaşam tarzından yerleşik tarıma geçiş yaptıkları bir dönemi işaret ediyor. Benzer şekilde, ekmeğin keşfi de, bu şehirde yaşayanların erken dönem tahıl mahsullerinin evcilleştirilmesiyle ilgilendiğini ortaya koyuyor. Dr. Türkcan, “Gıda arkeolojisinin başlangıç noktasının Anadolu olduğunu söylememiz gerekiyor. Çatalhöyük de buradaki çok önemli duraklardan biri” ifadesini kullanıyor.
Türkcan, Çatalhöyük’te bulunan bu buluntuyu “dünyanın en eski ekmeği” olarak tanımlarken, Ortadoğu’nun başka yerlerinde de benzer iddialarda bulunan araştırmacıların bulunduğunu vurguluyor. Örneğin, 2018 yılında arkeologlar, Ürdün’ün kuzeydoğusundaki Kara Çöl’de 14.400 yıllık bir gözleme kalıntısını keşfetmişlerdi. Ancak, Çatalhöyük’teki bu keşif, maya gibi kabartıcı maddeler kullanılmadan sadece pişirilen mayasız ekmek değil, aynı zamanda bir somun ekmek olduğu için daha karmaşık bir teknolojiyi işaret ediyor.