Hiroşima’nın Hayatta Kalan Ağaçları: Bir Umut Sembolü
İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atılan atom bombası, şehri ve içindeki yaşamı büyük bir yıkıma uğrattı. O gün, yaklaşık 140.000 insan hayatını kaybetti ve 60.000’den fazla bina ya yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Ancak, bu büyük felaketin ortasında hayatın parıltıları da devam ediyordu. Tüm olumsuzluklara rağmen, Hiroşima’nın kalbinde birkaç ağaç hayatta kalmayı başardı ve nükleer silahların dehşetinin sessiz tanıkları olarak varlıklarını sürdürdü.
Naka-ku bölgesindeki Honkawa Nehri kıyısında yer alan çimenlik bir parkta, atom bombasından çok önce dikilmiş bir salkımsöğüt (Salix babylonica) bulunmaktadır. Bu ağaç, bombanın patlama merkezinden yalnızca 370 metre uzaklıktadır. Little Boy adı verilen bombanın patlaması sırasında söğüdün gövdesi kırılmış olsa da, günümüzde yaşamaya devam etmekte ve aradan geçen yıllar içerisinde yeni filizler vererek büyümeye devam etmektedir.
Bu bilgilerin çoğu, atom bombasından sağ kurtulan ağaçları kutlayan bir grup vatandaş, bilim insanı ve politikacıdan oluşan Yeşil Miras Hiroşima grubu sayesinde ortaya çıkmıştır. Bu grup, ağaçların varlıklarını belgeleyerek, sadece savaşa ve nükleer silahlara karşı durmayı değil, aynı zamanda doğanın sürekliliği ve güzelliği hakkında bir mesaj vermeyi amaçlamaktadır. Hiroshima for Global Peace’in bildirdiğine göre, Yeşil Miras Hiroşima’yı Tomoko Watanabe ile birlikte kuran Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü kıdemli danışmanı Dr. Nassrine Azimi, “Ağaçların inanılmaz derecede önemli olduğunu fark ettim, çünkü onlar bir şeyleri bir araya getirmek ve tarih ile doğal çevre, savaşın reddedilmesi ve nükleer silahların ortadan kaldırılmasına yönelik umutlar dahil olmak üzere çeşitli konuları gündeme getirmek için kullanılabiliyorlar.” şeklinde ifade etmektedir ve devam etmektedir: “Ağaçlar yaşam tarzımızı koruyor, şimdiye kadar olan her şeyi hatırlıyor ve bunları bir mesaj şeklinde bizimle paylaşıyorlar.”
Hayatta kalan ağaçlar, Japonca’da “nükleer bomba atılmış” anlamına gelen hibaku ve “ağaçlar ve çalılar” anlamına gelen jumoku kelimelerinden türeyen hibakujumoku terimiyle anılmaktadır. Bu organizasyon, Hiroşima’da bulunan 62 hibakujumoku’nun canlı bir listesini tutmaktadır. Bu listede çok sayıda salkımsöğüt ağacının yanı sıra dev Kafur ağaçları, meyve veren Japon Hurması ağaçları, Okaliptüs ve Yoshino Kirazı gibi başka türler de bulunmaktadır.
ABD’nin Ağustos 1945’te atom bombası attığı diğer Japon şehri Nagasaki’de de benzer bir girişim başlatılmıştır. Nagasaki Kusunoki Projesi olarak bilinen grup, bombanın patlama merkezinin 4 kilometre yarıçapında en az 50 hibakujumoku bulunduğunu belirtmektedir. Hayatta kalan ağaçların çoğu, bombanın patlamasından, ortaya çıkan alevlerden ya da şehri kasıp kavuran radyoaktif serpintiden kaynaklanan travmatik yara izleri taşımaktadır. Ancak buna rağmen, bu ağaçlar gururla ayakta durmaya devam etmektedir.
Ağaçlar Radyasyona Karşı Nispeten Dayanıklı
Dayanıklı ağaç türleri, örneğin kavak, 50 Gy’ye kadar çok az sorunla dayanabilirken, insanlar tek haneli dozlardan hayatlarını kaybedebilir. Daha hassas ağaç türleri yok olabilir veya büyüme ile ilgili sorunlar yaşayabilir, ancak bazı ağaç türlerinin nükleer serpintilere karşı olağanüstü bir direnç gösterdiği bilinmektedir. Yeşil Miras Hiroşima’nın misyonunun bir başka kısmı da hibakujumoku tohumlarını ve fidelerini ABD, İngiltere gibi dünyanın diğer bölgelerine göndermeyi içermektedir. Atom bombası atılan ağaçların torunlarının, şu anda gezegen çapında en az 40 ülkede büyüyerek umut ve barış mesajı yaydığı tahmin edilmektedir.