SpaceX ve Starlink’in Başarıları: Uzayda Yeni Bir Dönem

SpaceX ve Starlink: Yeni Bir Dönem

SpaceX, 2018’in başlarında iki deneysel uyduyu yörüngeye yerleştirdikten sonra, 60 Starlink V0.9 uydusundan oluşan ilk partiyi tam olarak beş yıl önce, Mayıs 2019’da fırlattı. Kısa bir süre sonra, Ocak 2020’de V1.0’ın büyük yörüngeye yerleşme serisi başladı. Bugüne kadar, SpaceX, 6.300’den fazla uydu fırlatarak, uzaydaki varlığını güçlendirdi ve son parti uydu da geçtiğimiz hafta başarılı bir şekilde yörüngeye gönderildi.

SpaceX, yeniden kullanılabilir Falcon 9 roketleri sayesinde kendi uydularını çok daha uygun maliyetlerle fırlatabilme yeteneğine sahip. Ancak, hem fırlatıcı hem de mega takımyıldızı için benzeri görülmemiş bir fırlatma temposu ve kullanıcı terminallerinin desteklenme maliyetleri, böyle bir platformun inşası ve işletilmesinin getirdiği mali yüklerin oldukça büyük olmasına neden oluyor. Yine de, Ars Technica, araştırma firması Quilty Space‘in yaptığı sunumdan alıntı yaparak, Starlink uydularının ilk tam grubunun piyasaya sürülmesinden yalnızca beş yıl sonra, hizmetin 2024 yılında kar etmeye başlayabileceğini bildirdi.

  • Quilty Space, dünya genelinde üç milyona yakın müşterisi olan Starlink’in bu yıl 6,6 milyar dolar gelir elde edeceğini öngörüyor.
  • Ayrıca, tahmini 600 milyon dolarlık serbest nakit akışına ulaşacağı ve SpaceX’in kısa tarihinde ilk kez kar elde edeceği tahmin ediliyor.

Quilty Space’in kurucu ortağı Chris Quilty, SpaceX’in çabalarının fırlatma temposu ve pazar üzerindeki etkisi açısından önemli ölçüde hafife alındığını ifade ediyor. Şirketin uydu tasarımındaki dikey entegrasyon, yalnızca fırlatma giderlerinde değil, aynı zamanda üretim maliyetlerinde de ciddi bir azalma sağladı. Ayrıca, şirketin dev Starship roketinin devreye girmesiyle birlikte pek çok yeni seçeneğin kapısını açabileceği ve bu durumun gelirlerinin daha da ivme kazanmasına olanak tanıyabileceği belirtiliyor.

Ancak şimdilik, SpaceX’in yıllar sonra kara geçecek olması, bu süreçte ne kadar büyük bir başarıya imza attığının önemli bir göstergesi niteliğindedir. Uzay alanındaki bu gelişmeler, sadece SpaceX’in değil, aynı zamanda küresel internet erişiminde devrim yaratma potansiyeline sahip bir dönüşümün de habercisi olmaktadır.