Çernobil Hariç Tutma Bölgesi’ndeki Kuşların Radyasyonun Etkileri

Çernobil Hariç Tutma Bölgesi’ndeki Kuşların Zorlu Yaşamı

Çernobil Hariç Tutma Bölgesi'ndeki Kuşların Zorlu Yaşamı

Çernobil Hariç Tutma Bölgesi’nde (CEZ) bir ötücü kuş olmak, düşündüğünüzden çok daha zorlayıcı bir deneyim olabilir. Yeni bir araştırma, radyasyonla kirlenmiş bu çorak arazide yaşayan kuşların, çevresel radyasyon seviyeleri ile bağırsak mikrobiyomları arasında önemli bir ilişki buldu. Bu durum, kuşların sağlıklarının, yaşadıkları sorunlu bölgeden ciddi şekilde etkilendiğini gösteriyor.

CEZ, Ukrayna’da, 26 Nisan 1986 tarihinde meydana gelen ünlü nükleer felaketin merkez üssü olan Çernobil Nükleer Santrali’ni çevreleyen, yüksek derecede kirlenmiş bir alan. Santralin kapatılmasından bu yana 38 yıl geçmesine rağmen, yüksek radyasyon seviyelerine rağmen insan faaliyetlerinin olmaması nedeniyle biyoçeşitlilik hızla artış göstermiştir. CEZ’in yaban hayatını inceleyen pek çok etkileyici çalışma bulunsa da, radyolojik kirlenmenin kuşların gelişimi üzerindeki etkilerini ele alan araştırmalar oldukça sınırlıdır.

Jyväskylä Üniversitesi’nde doktora araştırmacısı olan Sameli Piirto, bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Radyolojik kirlenmenin yaban hayatı üzerindeki sonuçları, özellikle de yaşamın erken dönemlerinde yaban hayatı için oluşturduğu riskler hala büyük ölçüde bilinmemektedir. Radyolojik kirlenme, organizmaların başa çıkması gereken ek bir stres faktörü yaratarak henüz tam olarak anlaşılmamış sayısız sonuca yol açıyor. İnsanlık daha da nükleer bir gelecek peşinde koşacaksa, bunun etkilerini incelemek hayati önem taşıyor.” ifadelerini kullandı.

Yeni çalışmada Piirto ve ekibi, radyasyonlu ortamın iki yaygın Avrupa ötücü kuş türü olan büyük baştankara (Parus major) ve alaca sinekkapanı (Ficedula hypoleuca) üzerindeki etkilerini derinlemesine inceledi. Araştırmacılar, biri yüksek radyolojik kirliliğe sahip diğeri ise nispeten düşük kirliliğe sahip iki farklı bölgeye bir dizi kuş kutusu yerleştirerek, kuş türlerini bir dizi test ile karşılaştırdılar. Araştırma sonuçları, yüksek derecede kirlenmiş bölgelerde daha az yuva bulunduğunu gösterirken, üreme ekolojisi veya yavru sağlığı açısından önemli bir farklılık gözlemlenmedi.

Aynı zamanda, kirlenmiş bölgelerdeki kuşların beslenmelerinde daha fazla böcek çeşitliliği olduğu da dikkat çekici bir bulguydu. Ancak, bazı önemli farklılıklar da ortaya çıkarıldı. Kuşların dışkılarından alınan DNA örnekleri, sağlığı belirleyen önemli bir faktör olan bağırsak mikrobiyomlarının bileşimini gösterdi ve radyasyonun kuşları nasıl etkilediğine dair daha fazla bilgi sağladı. İlginç bir şekilde, çevresel radyasyon seviyeleri bağırsak mikrobiyomundaki bakteri çeşitliliğini etkilememiş, fakat içindeki farklı bakteri türlerinin oranlarını değiştirmiştir.

Piirto, bu sonuçların radyolojik olarak kirlenmiş bölgelerdeki kuş ekolojisini anlamak için ilginç bir arka plan oluşturduğunu ve aynı zamanda radyasyonun yavru kuşlar üzerindeki etkileri hakkında değerli yeni bilgiler sunduğunu belirtti. Bu farklılıklar ilk bakışta önemsiz gibi görünebilir, ancak diğer araştırmalar, radyasyonun CEZ’deki kuşlar üzerinde çok daha derin ve karmaşık etkiler yarattığını göstermektedir. 2011 yılında Çernobil yakınlarında yapılan bir analizde, 48 türe ait 550 kuşun incelenmesi sonucunda, düşük seviyeli radyasyonun gelişimlerini olumsuz yönde etkilediği ve bu durumun kuşların kafalarının ve beyinlerinin daha küçük olmasına yol açtığı ortaya konmuştur. Hatta bu durumun, kuşların bilişsel yetenekleri üzerinde de etkisi olabileceği yönünde spekülasyonlar yapılmaktadır.