NASA’nın Yaşanabilir Dünyalar Gözlemevi: Uzaylı Avına Hazırlık

NASA’nın Yeni Uzaylı Avcısı: Yaşanabilir Dünyalar Gözlemevi

NASA'nın Yeni Uzaylı Avcısı: Yaşanabilir Dünyalar Gözlemevi

Nasa, uzmanların 2050 yılına kadar yaşanabilir bir gezegen keşfedeceğine inandıkları yeni bir teleskobu fırlatmaya hazırlanıyor. Bu teleskop, Yaşanabilir Dünyalar Gözlemevi (Habitable Worlds Observatory – HWO) olarak adlandırılıyor ve 2040 civarında faaliyete geçmesi bekleniyor. HWO, canlı organizmalar tarafından yayılan çeşitli biyolojik imzaları incelemek amacıyla gökyüzüne bakacak.

NASA'nın Yaşanabilir Dünyalar Gözlemevi: Uzaylı Avına Hazırlık

Nasa’nın baş bilim insanı Dr. Jessie Christiansen, HWO’nun “güneşimiz gibi bir yıldızın yaşanabilir bölgesindeki bir gezegenin atmosferinde bir sinyal” bulacağından kesinlikle emin olduğunu belirtiyor. Proje üzerinde çalışan bilim insanları, potansiyel adaylar olarak güneş benzeri yıldızların etrafında dönen en az 25 Dünya benzeri gezegen belirlemiş durumda.

HWO, diğer yıldızların etrafında dönen Dünya büyüklüğündeki gezegenleri doğrudan görüntüleyebilecek bir “Süper Hubble” teleskobu olarak tanımlanıyor. Bu gözlemevinde, James Webb Teleskobu’na benzer bir ayna ve bu gezegenlerin atmosferlerini yaşam belirtileri açısından incelemek için ultra hassas optikler yer alacak.

Uzay ajansının gökbilimciler, fizikçiler, mühendisler ve bilim insanlarından oluşan dış gezegen ekibi, proje için gerekli araçları değerlendirmek üzere geçtiğimiz Ocak ayında New Orleans’ta bir araya geldi. HWO, çok sayıda biyolojik imzayı tespit edebilecek şekilde donatılacak. Bu imzalar, canlı organizmalar tarafından üretilen “biyojenik” gazlar, aerosoller, diğer havadaki kirleticiler ve bitki örtüsünün ürettiği kızılötesi ısı gibi “yüzey biyoimzalarının” yanı sıra, ileri bir uzaylı uygarlık tarafından oluşturulabilecek daha yapay “teknoimzalar” da dahil olmak üzere çeşitlilik gösterecek.

Ekibin bazı üyeleri, HWO’nun fırlatılmasından sonra göreceli olarak kısa bir süre içinde önemli cevaplar bulma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyor. Kızılötesi ve UV ışığı, hatta x-ışınları gibi görünür ışık spektrumunun dışındaki elektromanyetik spektrumlar, gökbilimcilerin evrende ne olduğuna dair daha iyi bir anlayış kazanmak için kullandıkları yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor. Hubble Uzay Teleskobu, görsel ışığa odaklanarak bir galaksinin daha yaşlı, daha kırmızı yıldızlarını ve daha genç, daha mavi yıldızlarını görüntüleyebildi. Ancak daha yeni olan James Webb’in kızılötesi sensörleri, galaksinin sarmal kolları boyunca serbestçe yüzen gaz ve toz kütlelerini görüntülemede ve yıldız sistemlerinin yoğun galaktik çekirdeğini yakalamada daha etkili olduğunu kanıtladı. Bu sayede, evrende ne kadar çok galaksi, yıldız ve gezegen bulunduğunu daha net bir şekilde görebiliyoruz.

Kaydedilen 5.000’den fazla yeni dış gezegene ve birkaç düzine Dünya benzeri adaya rağmen, “Güneş gibi bir yıldızın yaşanabilir bölgesinde yer alan kayalık bir gezegen olan, Dünya gibi bir gezegeni hala bulamadık.” ifadesi, uzay araştırmalarının ne denli zorlu bir süreç olduğunu gözler önüne seriyor. HWO görevi, başlangıçta potansiyel olarak yaşanabilir dünyalar için en az 25 ana adayın doğrudan görüntülenmesine odaklanacak. Sonrasında, elde edilen verilerin ışığında yeni adımlar atılacak.