Güneş Prominensleri ve Merkür’ün Işıltısı
Yıllardır gözlemlenen en uzun Güneş prominenslerinden biri, Güneş’in büyük bir koronal kütle atımına (CME) yol açtı. Güneş’in yüzeyindeki eriyik metaller ve minerallerden oluşan cehennem sıcaklığındaki plazma kütlesi, büyük bir patlama ile dışarı savruldu. Bu devasa plazma kütlesi, binlerce Dünya büyüklüğünde olup, Güneş’in yüzeyinden yaklaşık 380.000 kilometre yükseklikte bir mesafeye sıçradı.
Güneş’in sıcaklığının maksimum seviyelere ulaştığı dönemlerde bu tür sıçramalar sıkça görülmektedir. Ancak bu seferki sıçrama, hem doğrudan Merkür’e doğru yöneliyor gibi görünmesi hem de bazı dikkat çekici görüntülerin kaydedilmiş olması nedeniyle daha fazla dikkat çekiyor. Aslında, Güneş’teki tüm patlamalar ve hatta büyük patlamaların hepsi CME üretmiyor; bu durum, Güneş aktivitesinin önceden tahmin edilmesini zorlaştıran bir etken.
Güneş’ten fırlayan yüklü parçacıklar, eğer Dünya’ya doğru yönelmişlerse, manyetosfer tarafından kutuplara doğru yönlendirilir. Burada, bu parçacıklar atomları uyararak iyonize olurlar. Atomlar, temel hallerine dönerken ışık yayarlar ve bu da kuzey ışıkları olarak bilinen muhteşem görüntülerin oluşmasına neden olur.
Ampul Gibi Parlayan Merkür
Bununla birlikte, Merkür’ün atmosferi bulunmamaktadır. Bu nedenle, yakın zamana kadar bir CME çarptığında gezegen üzerinde herhangi bir ilginç olayın meydana gelmeyeceği düşünülüyordu. Ancak, bir yıl önce bu dönemlerde, CME’nin elektronlarının yüzeye engelsiz bir şekilde ulaştığı gözlemlendi. Bu durum, Merkür’ün manyetosferini sıkıştırdı ve ardından gezegenin yüzeyindeki kayaların X-ışını dalga boylarında floresanlaşmasına neden oldu. Sonuç olarak, gezegen adeta bir floresan lambası gibi parladı.
Elbette bu görüntüler uzaktan bakıldığında oldukça etkileyici görünebilir. Ancak orada bulunmak istemezsiniz çünkü o radyasyon cehenneminden sağ çıkacak hiçbir yaşam formunun bulunması mümkün değildir.