Titanik’in Batma Sebepleri ve Diğer Gemilerin Kaderleri

Titanik: Batmaz Gemi mi?

“Batmaz gemi” Titanik, 1912 yılında bir buzdağına çarpmasının ardından tarihin en ünlü deniz kazasının başrol kahramanı haline geldi. Olayın ardından yapılan birçok analiz ve inceleme, Titanik’in batma sebebinin karmaşık bir dizi faktörden kaynaklandığını ortaya koydu. Uyarıların göz ardı edilmesi ve gözcü tarafından buzdağının fark edilmesi arasında geçen süre, geminin kurtarılmasını imkansız hale getirdi.

Geminin sağ tarafı, buzdağına çarptığında delinerek 16 bölmeden beşinin suyla dolmasına neden oldu. Titanik’e “batmaz” denilmesinin ardında yatan sebeplerden biri, gövdesinde su geçirmez olduğuna inanılan bu 16 bölmenin varlığıydı. Bu bölmelerin, su basması durumunda dördünden fazlası suyla dolmadığı sürece geminin seyrine devam edebileceği düşünülüyordu. Ne yazık ki, Titanik buzdağına çarptığında bu bölmelerden beşi suyla dolmaya başlamıştı. Bu durum, genellikle Titanik’in batmasının ana nedeni olarak gösterilmektedir.

Ancak 2012 yılında, batığın 100. yıl dönümü vesilesiyle yapılan bir inceleme, geminin batması için tek bir neden belirtmenin zorluğunu ortaya koydu. Çarpışmadan sonraki süreçte, geminin tabanının bükülmesi ve bağlantı noktalarının stres nedeniyle kırılması gibi birçok farklı sorunun yaşandığı tespit edildi. Denizdeki diğer gemilerin Titanik’i ilerideki buz konusunda uyarmaya çalıştığına dair birkaç rapor mevcut; ancak bu uyarılar, görünene göre, buzun devasa gemiler için önemli bir tehdit olarak görülmemesi nedeniyle göz ardı edildi.

Bölmelerden beşi delindiğinde, gemi su almaya başladı; bu durum baş kısmının batmasına ve kıç tarafının havaya yükselmesine neden oldu. Sonunda, gemi ikiye bölündü ve pruva tamamen suya battı. Bu arada, kıç kısmında sıkışan hava, geminin derinliklere batmadan önce dikey olarak yükselmesine sebep oldu.

Diğer Gemilerin Farklı Kaderleri

SS Arizona ve SS Grampian gibi benzer diğer gemiler, Titanik’in yaşadığı felaketten çok farklı bir kaderle karşılaştı. SS Arizona, 1879 yılında bir buzdağına çarptıktan sonra tam 50 yıl daha hizmet vermeye devam etti. SS Grampian ise 1919 yılında yaşadığı kafa kafaya çarpışmadan sağ kurtuldu. Elbette her iki gemi de ciddi hasar aldı; SS Grampian iki kamarotunu kaybetti, ancak batmadılar.

YouTube kanalı Oceanliner Designs’a göre, geminin kıç tarafındaki çeliğin karmaşık bal peteği yapısı, teorik olarak, geminin anında parçalanmadan darbeye dayanabilecek yeterli esnekliğe sahip olabileceğini gösteriyor. Bir geminin sabit bir nesneye bu şekilde kafa kafaya çarpması sonucu meydana gelen katlanma olayı teleskopik hareket olarak adlandırılır ve tarihte pek çok gemi bu olayı batmadan önce yaşamıştır.

Tabii ki, Titanik’in kafa kafaya çarpışma durumunda suyun üzerinde kalabileceği görüşü, geminin tasarım departmanında Thomas Andrews’un yardımcısı olan Edward Wilding tarafından da destekleniyordu. Wilding’in ifadesine göre, Titanik, pruvanın 24 ila 30 metre içine doğru ezilerek etkilenmiş ve birçok işçi hayatını kaybetmesine rağmen, yüzer durumda kalabilirdi.

Elbette, bu kadar büyük bir buzdağıyla karşılaştığında bir kaptanın direkt çarpışma emri vermesini ummak, makul bir beklenti olmayacaktır. Ancak bu durum, dev gemilerin tasarımı hakkında bazı ilginç soru işaretleri doğuruyor. Ayrıca, devasa bir buzdağına çarptığınızda yaşanacak ani bir duruşun da fatal sonuçları olabileceği göz ardı edilmemelidir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın