Mars’taki Örümcekler: Kieffer Modeli ve Yeni Keşifler

Güneş Sistemi’nde Keşifler: Mars’taki Örümcekler

Güneş Sistemi’ni keşfederken, birçok ilginç ve gizemli cisimle karşılaştık. Jüpiter’in “Büyük Mavi Noktası”ndan Europa’nın buzlu yüzeyinin altındaki sır perdesine, Ay’da ilginç şekillere benzeyen kayalıklara kadar pek çok “gerçek” ve “illüzyon” keşfedildi. Bunların arasında, Mars’taki örümcekler özellikle dikkat çekti, çünkü bu keşif, pareidolia algımızı tetikliyordu.

Kızıl Gezegen’in güney kutup bölgesinden elde edilen görüntülerde, yüzeyde dev örümceklere benzeyen yapılar belirlendi. Ancak bu yapılar gerçekten Mars’ta yaşayan dev örümcekler değildi; bilim insanları bu olguyu anlamak için daha derin bir bakış açısına sahip oldu. Araştırmalar, bu ilginç yapılar için Kieffer modeli adı verilen bir hipotezin varlığını öne sürdü. Bu model, mevsimlerin değişimiyle birlikte gezegenin ısınması ve soğumasının etkilerini incelemektedir.

Olayı irdeleyen bir ekibin çalışmasına göre, bu modelde güneş ışığı ilkbahar aylarında yarı saydam buz levhalarına nüfuz ediyor. Bu sırada termal dalga boyu radyasyonu sıkışıyor; bu da buzun altındaki regolitin ısınmasına yol açıyor. Sonuç olarak, geçirgen olmayan buz levhasının tabanından süblimleşme gerçekleşiyor ve bu süreçte oluşan aşınmalar bu “örümcekleri” ortaya çıkarıyor. Kieffer modeli, bu örümceklerin keşfedildiği on yıllardan bu yana geniş bir kabul görmüş olsa da, ekip, bu özelliklerin hala ortaya çıkıp çıkmadığını ya da bunların önceki bir Mars döneminin kalıntıları olup olmadığını belirlemek amacıyla yeniden deneyler yapmaya karar verdi.

Ancak Mars’ın soğuk ve düşük basınç koşullarını yeniden yaratmak oldukça zorlu bir görevdi. Ekip, NASA’nın Jet Propulsion Laboratuvarı’nda (JPL) bulunan Buzlu Ortamlar için Kirli Vakum Altında Simülasyon Test Yatağı (DUSTIE) olarak bilinen sıvı nitrojenle soğutulan bir test odasını kullanmak zorunda kaldı. Deneyi gerçekleştirmek için, DUSTIE odasına Mars’ta bulunan toprak yapısını taklit edecek şekilde toprak yerleştirildi. Ardından, buz kalınlığını artırmak amacıyla karbondioksit gazı odaya pompalandı. Buzun altından ısıtılmasıyla Mars’ta var olduğu düşünülen ısıtma mekanizması simüle edildi.

Buz kalınlığını doğru hale getirmek için birçok deneme yapıldı ve ekip sonunda başarıya ulaştı. Güney Kaliforniya’daki NASA Jet Propulsion Laboratuvarı’ndan başyazar Lauren McKeown, deney sırasında püsküren dumanların oluştuğunu ve regolitin havaya fırladığını gözlemledi. McKeown, bu tarihi anı şöyle anlattı: “Cuma akşamı geç saatlerdi ve laboratuvar müdürü çığlık attığımı duyunca içeri daldı.” Ayrıca, “Bir kaza olduğunu düşündü.” dedi.

Ekip, Kieffer modelinin genel olarak doğru olduğuna dair daha fazla kanıt elde etmenin yanı sıra, bazı sürprizlerle de karşılaştı. McKeown, “Püskürtülerimiz, substrat-don arayüzündeki gazın aşınmasından ziyade, regolit içindeki aralıklı buzun süblimleşmesiyle oluşan çatlak morfolojileri oluşturdu,” diyerek, “Genel olarak, aktif CO2 jetlerinin neden olduğu aşınmanın orijinal Kieffer modelinin tanımladığından daha karmaşık olabileceği ve örümceklerin ötesinde, poligonal araziler gibi diğer tipik Mars morfolojilerinin oluşumuna katkıda bulunabileceği sonucuna vardık.” açıklamasında bulundu.

Ekip, kum olukları ve aktif dendritik oluklar gibi diğer özelliklerin de aynı mekanizma tarafından üretilebileceğini öne sürüyor, ancak bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Bu çalışma, The Planetary Science Journal‘da yayımlandı.

Be the first to comment

Leave a Reply