Princeton Plazma Fiziği Laboratuvarı’nın Yenilikçi Füzyon Reaktörü
Princeton Plazma Fiziği Laboratuvarı, modern teknolojinin ve mühendisliğin birleşimiyle, 3D baskı yaparak ve ticari olarak temin edilen parçaları kullanarak dikkat çekici bir füzyon reaktörü inşa etti. Bu reaktör, o kadar kompakt bir yapıya sahip ki, bir mutfak masasının üzerine yerleştirmek bile mümkün.
Görünüşte oldukça basit olan bu makine, esasen mıknatıslarla kaplanmış bir cam tüpten oluşuyor. Mıknatısların oluşturduğu güçlü manyetik alan sayesinde, plazma içindeki sıcak gaz yüzeye değmeden kontrol altında tutulabiliyor. Mıknatıslar tarafından yönlendirilen vakum tüpünün içinde, elektronsuz atomlar birbiriyle çarpışıyor; bu çarpışmalar sonucunda çekirdekler kaynaştığında, muazzam miktarda enerji açığa çıkıyor.
Ucuza Nükleer Enerji Üretimi
Bu reaktörün en etkileyici yönlerinden biri de maliyetidir. Yeni nükleer santrallerin inşasını engelleyen en önemli etkenlerden biri, bu projelerin gerektirdiği yüksek zaman ve finansal yatırımlardır. Örneğin, Almanya’daki benzer bir reaktörün maliyeti tam 1,1 milyar dolar ve inşa süresi 20 yıl olarak kaydedilmiştir. Oysa Princeton’ın geliştirdiği bu makine, yalnızca 640.000 dolara mal oldu ve inşası bir yıldan kısa bir sürede tamamlandı.
Ancak, nükleer enerjinin bu kadar kolay ve uygun maliyetle yaygınlaşması, olası kaza durumlarında çevreye yayılabilecek ölümcül radyasyon riskini de beraberinde getiriyor. Yine de, güvenlik şartları yerine getirildiğinde nükleer enerjinin, temiz bir enerji alternatifi olarak büyük bir potansiyele sahip olduğu da göz ardı edilmemeli.
Bir diğer dikkat çekici detay ise, bu “mini” reaktörlerin, Mars görevleri gibi uzay keşiflerinde ihtiyaç duyulan enerji kaynağı olarak kullanılma ihtimalinin oldukça yüksek olması. Aslında, birçok denizaltı ve uçak gemisinde mini nükleer reaktörler kullanılmakta; ancak bu reaktörlerin maliyeti, Princeton’ın geliştirdiği yapılarla kıyaslandığında oldukça yüksektir.