
Nükleer Kod Güvenliği: Soğuk Savaş Döneminin Gizli Hikayesi
Nükleer silahların korunması, insanlık tarihi boyunca büyük bir tartışma konusu olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş döneminde, nükleer silahların güvenliği tartışılırken, ortaya çıkan bazı öneriler ve uygulamalar günümüzde bile şaşkınlık yaratmaktadır. Bu yazıda, nükleer kodların güvenliğine dair ilginç bir öneri ve bu sürecin arka planına derinlemesine bir bakış sunacağız.
Roger Fisher’ın Şaşırtıcı Önerisi
1980’lerde, Harvard Üniversitesi’nde görevli olan Roger Fisher, Pentagon’a ilginç bir öneri iletti. Fisher, nükleer kodların başkanın yanında bulunan bir kişinin vücuduna yerleştirilmesini önerdi. Bu kişinin, başkanın nükleer saldırı kararı alması durumunda, onun tarafından bıçaklanarak kodların çıkarılmasını sağlamayı amaçlıyordu. Fisher, bu önerisini Bulletin of the Atomic Scientists dergisinde yayınladı ve şöyle yazdı: “Başkan nükleer silah ateşlemek isterse, bunu yapmasının tek yolu önce kendi elleriyle bir insanı öldürmesi olurdu.”
Önerinin Ardındaki Düşünce
Fisher’ın önerisi, nükleer silahların kullanılmasının ciddiyetini vurgulamak amacı taşıyordu. İnsanların bu konuda daha fazla düşünmesini sağlamak için, başkanın bir can almak zorunda kalacağı bir durum yaratmak istiyordu. Ancak, bu önerinin uygulanabilirliği oldukça tartışmalıydı. Pentagon’daki yetkililer, bu öneriyi duyduklarında büyük bir endişe duydular ve Fisher‘ın önerisini reddettiler. Bunun yerine, nükleer silahların kontrolünü sağlamak için daha yaygın güvenlik önlemleri üzerinde durdular.
Güvenlik Önlemleri ve Uygulamaları
Pentagon, nükleer silahların güvenliği için farklı bir yaklaşım benimsedi. Bu bağlamda, başkandan yetki almış birden fazla personelin anahtarları teslim etmesi ve nükleer kodların bulunması gibi önlemler geliştirildi. Ancak, bu sistemin eksiklikleri olduğu ortaya çıktı. Bruce Blair, eski bir nükleer fırlatma subayı olarak, 1962 yılında başkan John F. Kennedy‘nin nükleer silahların daha iyi korunması için kodların kullanımını emrettiğini belirtmektedir. Ancak bu uygulama, bazı subaylar tarafından yeterince ciddiye alınmamıştır.
Fırlatma Kodlarının Gizemi
Blair, 2004 yılında yaptığı açıklamalarda, Omaha’daki Stratejik Hava Komutanlığı’nın güvenlik önlemlerini aşmak için kilitleri sıfıra ayarlama kararı aldığını öne sürdü. Bu durum, 1970’lerin başlarında Minuteman fırlatma subayı olarak görev yaptığı dönemde gözlemlerine dayanıyordu. O dönemde, fırlatma kontrol listelerinin, ateşleme ekibinin, sıfırdan başka hiçbir rakamın yanlışlıkla panele çevrilmediğinden emin olmak için iki kez kontrol etmesini emrettiğini belirtti. Yani, Soğuk Savaş döneminin en kritik anlarında, gizli kilit kodu OOOOOOOO olarak sabit kalmıştı.
Nükleer Silahların Güvenliği Üzerine Düşünceler
Fırlatma personeli, nükleer silahların fırlatılması durumunda hızlı bir yanıt verebilmek için bu tür basit ve hataya açık sistemlerin olmasının tehlikeli olduğunu fark etmişti. Blair, bu durumu, çocukların sınırsız telefon kullanımlarını engellemek için telefonlarına koydukları basit 0000 pin koduna benzetti. Kolayca çözülebilen bu kod, aynı zamanda hızlı bir erişim sağlıyordu. Ancak, bu tür basit sistemler, nükleer silahların güvenliği açısından son derece riskliydi.
Pentagon’un Tepkisi ve Sonuçlar
ABD Hava Kuvvetleri, Bruce Blair‘in iddialarını yalanladı ve sekiz sıfırdan oluşan bir kodun asla bir Minuteman ICBM’yi etkinleştirmek veya fırlatmak için kullanılmadığını belirtti. Ancak, Blair, bu açıklamaları reddederek, bu bilginin gizli bir teknik kılavuzda yer aldığını ve Hava Kuvvetleri’ni nükleer arıza emniyet prosedürleri hakkında yanıltıcı bilgi vermekle suçladı. Neyse ki, o dönemlerde iddia edilen sekiz sıfırdan oluşan kod kullanılsa bile, yetkisiz nükleer füzelerin fırlatılmadığı bilinmektedir.
Gelecekte Nükleer Güvenlik
Gelecekte, nükleer silahların güvenliğini sağlamak için daha etkili ve güvenilir sistemlerin geliştirilmesi kritik önem taşımaktadır. İnsanların bu konuda bilinçlendirilmesi ve nükleer silahların ciddiyetinin anlaşılması için daha fazla çaba gösterilmelidir. Günümüzde, bu tür olayların yaşanmaması için önleyici tedbirlerin alınması ve sürekli olarak güncellenen sistemlerin oluşturulması gerekmektedir.