Ovum-in-ovo: Yumurtalar Arasındaki Gizem
Ovum-in-ovo olarak bilinen, bir yumurtanın içinde başka bir yumurtanın varlığı, genellikle tavuklar gibi daha özelleşmiş rahim yapısına sahip kuşlarda gözlemlenen ilginç bir fenomendir. Ancak, son araştırmalar, dinozorlar ve genel olarak sürüngenlerde bu fenomenin bir örneğini ortaya koymuştur. Araştırmacılar, fosilleşmiş bir yumurtanın içinde fosilleşmiş bir yumurta bulmuşlardır.
Bu şaşırtıcı keşif, bir titanosaurid dinozoruna ait olup, yumurta kanalı morfolojisi hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Bu bulgular, bu dinozorların kuşlara benzer biçimde ardışık yumurta bırakma konusunda oldukça iyi adapte olduklarını göstermektedir. Aynı zamanda, bu sauropod dinozor grubunun, günümüzdeki akrabaları gibi düzenli aralıklarla yumurtlama yeteneğine sahip olabileceğini de ortaya koymaktadır.
Bu nadir ve önemli bulgu, Orta Hindistan’ın batısındaki Madhya Pradesh’teki Üst Kretase Lameta Formasyonu’ndan elde edilmiştir. Detaylar, Scientific Reports dergisinde yayımlanan bir makalede geniş bir şekilde ele alınmıştır. Araştırmacılar, Padlya köyü yakınlarında 52 adet titanosaur sauropod yuvası bulmuşlar ve Dinozor Fosilleri Ulusal Parkı Bagh’ta bu olağanüstü yumurtayı keşfetmişlerdir.
Söz konusu sauropod dinozor yuvalarından biri, iki kat kabuktan oluşan ve içinde yumurta barındıran toplam 10 yumurta içermektedir. Bu özel yumurta, dinozorların üreme yöntemleri ve ilgili organların morfolojisi hakkında önemli bilgiler sağladığı için büyük bir öneme sahiptir.
- Deniz kaplumbağaları gibi bazı sürüngenler, yumurtalarını genel bir rahim yapısından tek seferde bırakma eğilimindedirler ve bu süreçte yüzlerce yumurta bırakabilirler.
- Kuşlar ise özel bir rahme sahiptir ve her bir yumurtayı bir sonraki yumurtayı bırakmadan önce hazırlarlar. Bu durumun, bu deforme olmuş çift yumurtaların oluşumuyla bağlantılı olduğu düşünülmektedir.
Bu yeni keşif, yumurta içindeki yumurta patolojisinin yalnızca kuşlara özgü olmadığını ve sauropodların, diğer arkozorlarla benzer üreme davranışlarını paylaştığını önermektedir. Dolayısıyla bu bulgu, dinozorların üreme stratejilerine dair anlayışımızı köklü bir şekilde değiştirebilir.