Meksika Körfezi’nde Terk Edilmiş Petrol Kuyularının Çevresel Riskleri

Meksika Körfezi’ndeki Terk Edilmiş Petrol Kuyuları

Yeni bir araştırma, Meksika Körfezi boyunca yer alan sığ sularda, sulak alanlarda ve açık denizlerde çevresel riskler oluşturabilecek binlerce terk edilmiş ve kapatılmamış petrol kuyusu bulunduğunu ortaya koyuyor. Nature Energy dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, Meksika Körfezi ve Alabama, Louisiana, Teksas gibi bölgelerde yaklaşık 14.000 terk edilmiş petrol ve gaz kuyusu mevcut. Araştırmacılar, ABD Güvenlik ve Çevresel Uygulama Bürosu’ndan elde edilen 80.000’in üzerinde kuyu verisiyle, bu atıl kuyuların kapatılmasının maliyetine dair bir analiz gerçekleştirdiler. Kuyuların çoğu kapatılmış olsa da, hala açık kalan yaklaşık 14.000 kuyu bulunuyor.

Bu kapatılmamış petrol ve gaz kuyuları, atmosferde biriken güçlü bir sera gazı olan metan sızdırma riski taşıyor. Metan, yoğun bir şekilde biriktiğinde boğulmalara neden olabilir ve aynı zamanda yanıcı bir gazdır. Özellikle bu kuyuların yerleşim alanlarına yakın konumda olması, evlere sızma olasılığıyla birlikte önemli bir tehlike oluşturuyor. Yapılan araştırma, bu terk edilmiş kuyuların yaklaşık 13.000’inin ABD federal veya eyalet sığ sularında bulunduğunu gösteriyor.

Çalışmanın yazarları, bu kuyuların kapatılmasına öncelik verilmesi gerektiğini vurguluyor. Louisiana Eyalet Üniversitesi Enerji Araştırmaları Merkezi’nde doçent olan Greg Upton, düzenlenen bir basın toplantısında, “Sığ su altyapısından metan sızıntılarının yüzeye çıkması muhtemeldirKıyıdan daha uzaktaki derin kuyulara odaklanmak yerine, kıyıya yakın olan sığ su kuyularına odaklanmak, daha az maliyetle daha fazla çevresel fayda sağlayacaktır.” şeklinde ekledi.

Kapatma Maliyetleri ve Etkileri

Kapatma Maliyetleri ve Etkileri

Daha önceki araştırmalar, bu terk edilmiş kuyuların önemli bir su kirliliği kaynağı olabileceğini, arsenik gibi toksik maddelerin sızabileceğini göstermiştir. Kuyuların kapatılması, işçilerin petrol ve gazın geldiği rezervuarı doldurmak için çimento kullanması gereken bir süreci içeriyor. Upton’a göre, bu işlem sırasında kuyuya bir tıkaç yerleştirilir ve ardından üzerine daha fazla çimento eklenir. Bu sürecin maliyeti, genellikle kullanılan çimento miktarı ve kuyunun kapatılması için gereken araçların türüne bağlı olarak değişiyor.

Körfez’de kıyıdan daha uzak olan derin su kuyularının kapatılması, daha fazla zorluk içeriyor. Araştırmacılar, sığ sulardaki kuyuların inceledikleri alanların %90’ını temsil ettiğini ve bunların kapatılmasının tahmini 30 milyar doların yalnızca %25’ine ihtiyaç duyacağını belirtiyor. “Bataklık bir ortamda kuyulara ulaşmak için dalış ekipmanı gerekmeyebilir. Ancak aşırı derin sulardaki kuyular, dalgıçlar tarafından dahi erişilemez. Bu tür durumlar, uzaktan kontrol edilen araçlar gibi pahalı teknolojiler gerektiriyor,” ifadeleriyle durumu özetliyorlar.

Ne yazık ki, bu kuyuların yakın zamanda kapatılması pek olası görünmüyor. Operatörler, kullanılmayan petrol ve gaz kuyularını kapatma yükümlülüğüne sahip; ancak bazı şirketler, bu kuyulardan yalnızca uzaklaşmayı veya mülkiyeti devretmeyi tercih ediyor. Eğer bir kuyudan yasal olarak sorumlu olan kimse kalmazsa, o kuyu terk edilmiş olarak kabul ediliyor.

Reuters’in bildirdiğine göre, bazı eyaletlerin bu terk edilmiş kuyuları kapatmak için uyguladığı programlar mevcut ve Biden yönetimi geçtiğimiz yıl bu amaçla 4 milyar dolardan fazla bir bütçe ayırdı. Ancak, bu miktar, Körfez’deki atıl kuyuların kapatılması için gereken bütçenin yalnızca küçük bir kısmını karşılıyor. Araştırma yazarları, bu kuyuların çevre üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için Louisiana Doğal Kaynaklar Departmanı’ndaki araştırmacılarla iş birliği yapıyor. Upton, “Gerçek bir iklim maliyet-fayda analizi yapmak amacıyla, bu kuyuların gerçek metan emisyonlarını tahmin etmelerine yardımcı oluyoruz” diyor.