Küresel Sıcaklık ve İklim Krizi: 1,5 °C Eşiği

Küresel Sıcaklık ve İklim Krizi

Küresel sıcaklık ortalaması, sanayi öncesi seviyelerin 1,5 °C üzerinde bir eşiği geçmeye yaklaşmakta. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) son tahminlerine göre, önümüzdeki beş yıl içinde bu eşiğin aşılma ihtimali %66 olarak belirlenmiş durumda. Bu durum, iklim krizinin ciddiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor.

WMO’nun Küresel Yıllık ve On Yıl Arası İklim Güncellemesi raporu, yakın geleceğe dair karamsar bir tablo çiziyor. Tarihin en sıcak yılı 2016 olarak kaydedilmişti ve 2023 ile 2027 yılları arasında bu rekorun kırılma olasılığı %98 olarak ifade ediliyor. Ayrıca, bu beş yıllık sürecin ortalamasının son beş yıldan daha yüksek olma ihtimali de aynı oranda. Raporun baş yazarı, Met Office uzmanı Dr. Leon Hermanson, “Küresel ortalama sıcaklıkların artmaya devam ederek, bizi alıştığımız iklimden daha da uzaklaştıracağı tahmin ediliyor” şeklinde açıklamalarda bulundu.

2023 ile 2027 yılları arasında en az bir yıl içerisinde küresel yüzeye yakın sıcaklığın sanayi öncesi seviyelerin 1,5 °C üzerine çıkma olasılığı üçte iki olarak bildirilirken, beş yıllık ortalamanın bu sınırı aşmayacağı öngörülüyor. Ayrıca, çalışmada Aralık 2023 ve Şubat 2024 arasında yeni bir El Niño olayı yaşanmasının beklendiği vurgulanıyor. WMO Genel Sekreteri Prof. Petteri Taalas, “Bu rapor, Paris Anlaşması’nda belirtilen ve uzun vadeli ısınmayı ifade eden 1,5 °C seviyesini kalıcı olarak aşacağımız anlamına gelmiyor. Ancak, WMO, 1,5 °C seviyesini geçici olarak ve artan sıklıkta aşacağımıza dair alarm veriyor” diyor ve devam ediyor: “Önümüzdeki aylarda ısıtıcı bir El Niño’nun gelişmesi bekleniyor ve bu durum, insan kaynaklı iklim değişikliğiyle birleşerek küresel sıcaklıkları bilinmeyen bir bölgeye itecektir. Bu durum, sağlık, gıda güvenliği, su yönetimi ve çevre üzerinde geniş kapsamlı sonuçlar doğuracaktır. Hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Küresel iklim değişikliğinin etkileri yalnızca sıcaklık artışlarıyla sınırlı değil. Kuzey Kutbu’ndaki sıcaklık değişimlerinin, gezegenin diğer bölgelerindeki sıcaklık değişimlerinden üç kat daha yüksek olduğu gözlemlenmektedir. Ayrıca, Endonezya, Amazon ve Orta Amerika’da yağışlarda azalma beklenirken, Kuzey Avrupa, Alaska ve Sibirya’da ortalamanın üzerinde yağış ihtimali artmaktadır.

Paris Anlaşması ve 1,5 °C Sınırı

Paris Anlaşması, ülkelerin küresel sıcaklık artışlarını 1,5 °C ile sınırlamak için “çabaları sürdürmeyi” taahhüt etmelerini sağladı. Eğer dünya, on ya da yirmi yıl boyunca 1,5 °C’nin üzerinde bir sıcaklık anomalisi yaşarsa, bu durum; daha uzun ve daha yoğun sıcak hava dalgaları, artan orman yangınları, daha şiddetli fırtınalar ve daha fazla sel felaketi gibi yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Birleşmiş Milletler (BM), bu felaketten kaçınmak adına sera gazı emisyonlarının zirve noktasına 2025’ten önce ulaşması ve 2030’a kadar %43 oranında düşmesi çağrısında bulundu.

Ancak, ülkeler şu anda emisyonları azaltmada gerekli önlemleri almakta yetersiz kalıyor. Durum hâlâ hayati bir ciddiyet taşımakta; yine de umutlar tamamen tükenmiş değil. Engelleyebileceğimiz her sıcaklık artışı, büyük bir öneme sahip. 1,5 °C eşiğinin uzun süreli olarak aşılması, kesin bir son anlamına gelmiyor. Ancak, sıcaklık artışı arttıkça, insanlık olarak göstermemiz gereken çabanın miktarı da katlanarak artmaktadır. Etkimizi olabildiğince sınırlamak için atacağımız her adım, gezegen genelinde kurtarılan hayatlara dönüşecektir.