Güney Mauritius’ta, Chamarel köyünde yer alan Yedi Renkli Dünya Jeoparkı, yaklaşık 7 milyon yıl öncesine uzanan, eşsiz bir jeolojik harikaya ev sahipliği yapmaktadır. Bu olağanüstü doğal oluşum, yedi farklı rengin çarpıcı bir şekilde sergilendiği kum tepeleri ile tanınır. Volkanik faaliyetlerin bir sonucu olarak meydana geldiği düşünülen bu tepelerde, kırmızı, kahverengi ve sarı gibi daha yaygın toprak tonlarının yanı sıra, canlı mor, yeşil, mavi ve diğer beklenmedik renkler de gözlemlenmektedir.
Bilim insanları, bu jeoparkta gerçekleşen süreçleri ve toprağın neden bu kadar canlı renklere sahip olduğunu tam olarak çözememiş olsalar da, kum tepelerinin kil oluşturan bazaltın ayrışması sonucu oluştuğuna inanmaktadırlar. Mineraller açısından zengin olan sular, kilin kimyasal olarak parçalanmasına neden olurken, bu süreç demir ve alüminyum içeren ferralitik toprakların oluşumunu sağlıyor.
Renklerin Oluşumu
Farklı renk tonları nasıl oluşuyor? Her bir rengin, erimiş kayanın farklı sıcaklıklarda soğumasının bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Kırmızı ve mavi tonlar arasında oluşan farklı gradyanlar, tepelerin daha fazla aşınmasıyla birlikte belirginleşir. Yoğun yağışlar, bu benzersiz tümseklerin ve vadilerin oluşumunda etkili olurken, jeoparkın görünümünü farklı kılmaktadır.
Dünyanın dört bir yanında benzer jeolojik harikalar bulmak mümkündür; Çin’in Gökkuşağı Dağı’ndan Yellowstone Ulusal Parkı’ndaki Büyük Prizmatik Pınar’a kadar birçok yer, gökkuşağı renkleriyle doludur. Ancak, yedi farklı tür ve renkte kumun yan yana yer aldığı bilinen tek yer burasıdır.
Kumların Büyüleyici Özellikleri
Kum tepelerinde bulunan renkli kumların en ilginç özelliklerinden biri, farklı renkleri bir araya getirip karıştırdığınızda, zamanla tekrar ayrılarak kendi gruplarına yerleşmeleridir. Bu durum, doğanın olağanüstü bir özelliği olarak dikkat çekiyor. Ancak, ziyaretçilerin kumlara dokunması kesinlikle yasaktır; bunun yerine, ziyaretçilere bu özelliği saygın bir mesafeden gözlemleme imkanı sunan özel bir görüntüleme platformu bulunmaktadır.
İlginç bir şekilde, Mauritius’un sık sık yaşanan yoğun yağışlarına rağmen, bu kum tepeleri kayda değer bir hızla aşınmıyor gibi görünmektedir. 1960’lardan bu yana popüler bir turizm merkezi olan 8,5 hektarlık bu jeopark, yakın gelecekte de cazibesini koruyacak gibi görünmektedir.