Bilinen en eski yazılı metnin ne olduğunu hiç merak ettiniz mi? Eğer etmediyseniz bile, bu konuda öğrenmek sizi şaşırtabilir. İnsanlar, binlerce yıl boyunca deneyimlerini ve gerçekliklerini ifade etmek için çeşitli yollar geliştirdiler. İlk yazılar, günümüzde tanıdığımız biçimlerden çok uzaktı ve modern yazının evrimi uzun ve karmaşık bir süreçtir. Görsel iletişimin en eski biçimlerine, dünyanın farklı köşelerinde bulunan antik mağaralarda rastlamak mümkündür. Bu mağara resimleri, insanların belirli olaylar veya şeylerle ilgili deneyimlerini kaydetmek için kullandıkları bir temsil biçimidir. Ancak, bu resimler genellikle özel bir dilbilimsel mesaj oluşturma eğilimine sahip değildir ve bu nedenle daha çok resimsel sanat geleneklerinin bir parçası olarak kabul edilir.
Yine de, bazı resimler belirli anlamları sürekli olarak temsil etmeye başladığında, bu resimler piktogramlara dönüşmeye başlar. Örneğin, içinden fırlayan çizgilerle çevrili bir daire, güneşi temsil edebilir; ya da iki bacaklı, baş yerine bir daire ve kol yerine iki çubuk olan bir çöp adam, bir insanı temsil edebilir. Zigzag bir çizgi ise bir şimşeği simgeler. Diğer insanlar bu çizimleri tanıyabildikleri ve benzer amaçlar için kopyalayabildikleri sürece, bu semboller bir iletişim biçimi olarak işlev görürler. Günümüzde bir restoranı belirtmek için bir bıçak ve çatal resmi ya da bir havaalanını göstermek için bir uçak resmi kullanılabilir. Bu resimlerin ortak noktası, doğada var olan veya belirgin özellikleri bulunan şeyleri tanımlamak için kullanılmalarıdır.
Ancak, bir güneş çiziminin anlamı genişleyerek sıcaklık, ışık ve gündüz vaktini de kapsayacak şekilde gelişirse, artık ideogram olarak adlandırılır. İdeogramlar, yalnızca somut varlıkları değil, aynı zamanda soyut kavramları ve fikirleri de temsil etmeye başlar.
Eski Dillerin Kökenleri
Eski diller, piktogram ve ideogramlarla başladı. Birçok eski dilin, yüzyıllar boyunca kullanımda kalan daha basit piktogram veya ideogram temsilleriyle başladığı düşünülmektedir. Hem Mısır hiyeroglifleri hem de Çin yazıları, daha karmaşık ve soyut anlamlara dönüşen piktogramlar içerir. Bir sembol, fiziksel bir şeyden yeterince uzaklaştırıldığında, onu bir dilde bir kelime olarak görmek daha kolay hale gelir. Bir dilde belirli kelimeleri temsil etmek için semboller kullanıldığında, logogramlar haline gelirler.
Logogramlar, Yakın Doğu, Çin ve Orta Amerika’daki diller dahil olmak üzere, en eski gerçek yazı sistemlerinin çoğunun temelini oluşturur. Şimdi asıl konumuza dönelim…
En Eski Yazılı Metin: Kiş Tableti
Kabul edilen en eski yazı biçimi, M.Ö. 3.500 yıllarına tarihlenen ve Kiş tableti olarak bilinen bir kireçtaşı tablet üzerine kaydedilmiştir. Bu tablet, günümüzde Irak sınırları içinde yer alan Kish adlı eski bir Sümer şehrinde bulunmuştur. Tabletin yüzeyindeki yazı tamamen piktografiktir ve proto-yazı ile çivi yazısının daha karmaşık hece yazımı arasında bir geçiş noktası temsil etmektedir. Bu dikkate değer nesne, muhtemelen Mısır hiyerogliflerinden birkaç yüzyıl öncesine dayanmaktadır ve bu nedenle, insanlar tarafından kullanılan bilinen ve çözülebilen en eski yazılı sistem olarak kabul edilmektedir.
Çivi yazısı, eski Orta Doğu’daki en yaygın ve tarihsel olarak önemli yazı sistemiydi. Bu yazı, kendi konuşma dilleri olan Asurlular, Akadlar ve Babilliler gibi birçok farklı kültür tarafından kullanılıyordu. Yazı, farklı şekillerde bir araya getirildiğinde, farklı sözcükler oluşturan kama şeklindeki girintiler oluşturmak için nemli bir kilin içine kamış stilüslerini iterek yaratıldı. Zamanla, katipler çivi yazısını her türlü taş nesneye yontmaya başladılar. Yazı sistemi yaklaşık 3.000 yıl boyunca kullanıldı ve yüzbinlerce kil tablet ve yazılı nesne üretti. Arkeologlar, bu tabletlerin birçoğunu ancak 19. yüzyılın başlarında yeniden keşfedebildiler ve sonrasında bu yazıların anlamlarını deşifre etme ve tercüme etme çabaları başladı.