Doğanın Garip Harikası: Üç Gözlü Tuataralar
Hayvanlar âleminde alışkın olmadığımız birçok ilginç özelliğe rastlamak mümkün. Ancak, Chester Hayvanat Bahçesi’nin geçtiğimiz günlerde duyurduğu, dinozorların varlığından bu yana yaklaşık 200 milyon yıldır gezegeni paylaşan ve “üç göz” sahibi olan tuataralar, bu gariplikleri bambaşka bir seviyeye taşıyor. Bu sürüngenler, doğanın “en büyük harikalarından” biri olarak tanımlanıyor.
Bu tanımlamanın her bir parçası dikkat çekici olmakla birlikte, bu sürüngenlerin sahip olduğu “üçüncü göz” muhtemelen en şaşırtıcı kısım. Doğada bazı hayvanlar, çoğumuzun gözünde yalnızca iki gözlü olarak görünseler de, biyolojik olarak “üçüncü göz” bulundukları ifade ediliyor. Bu ışığa duyarlı organ, kertenkelelerin yanı sıra bazı kurbağalar ve balıklar gibi birçok hayvanda mevcuttur.
Üçüncü Gözün Sırları
Bu göz, kornea, mercek ve retinaya sahip olmasıyla gerçek bir göz gibi görünse de, normal gözler gibi net bir şekilde göremez. Bunun nedeni, üçüncü göz retinasının, gerçek gözde bulunan retinanın daha basit bir versiyonu olması ve dolayısıyla yalnızca ışıktaki değişimleri algılayabilmesidir. Parietal gözün işlevi hakkında hâlâ birçok şey bilinmemekte; bazı bilim insanları bunun bu hayvanların Güneş’i kullanarak yön bulmalarına yardımcı olduğunu öne sürerken, diğerleri bunun günlük ritimlerini düzenlemede önemli bir rol oynadığını iddia ediyor.
Tuataraların (Sfenodon punctatus) tanımlamasının ilgi çekici ikinci kısmı ise, bu türün dinozorlar öncesinde Dünya’da yaşamış ve günümüze kadar varlığını sürdüren en eski türlerden biri olmasıdır. Bugün çoğunlukla Yeni Zelanda’da yaşayan tuataralar, Birleşik Krallık’taki Chester Hayvanat Bahçesi’nde, bu sürüngenleri yabancı bir ülkede başarıyla yetiştiren ilk hayvanat bahçesi olma unvanını kazanmıştır.
Dinozor öncesi dönemden bu yana hayatta kalmayı başaran bu tür, ne yazık ki yaşadıkları küçük adalara gelen istilacı türler ve iklim değişikliği gibi çevresel tehditler nedeniyle vahşi doğada tehlike altındadır. Chester Hayvanat Bahçesi, yeni tuataralarının karşılaştığı zorlukların farkındalığını artırarak, bu olağanüstü “üç gözlü” türün geleceğini güvence altına alma konusunda önemli bir adım atmayı hedeflemektedir.