Elon Musk’ın Tesla ile İlgili Twitter Davası
Elon Musk, Tesla ile ilgili attığı bazı tweet’lerin avukat onayı gerektirmesiyle ilgili olarak verilen mahkeme kararına itiraz etse de, bu çabaları maalesef sonuçsuz kaldı. Manhattan’daki federal temyiz mahkemesi, 2018 yılında Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile yapılan anlaşmanın, Musk’ın ifade özgürlüğüne haksız bir “önceden engelleme” teşkil ettiği iddiasını reddetti.
Mahkeme heyetinin değerlendirmesine göre, Musk, eğer yargılamaya karşı kendini savunabilmek veya hukuki denetim olmadan tweet atmak isteseydi, farklı bir anlaşma üzerinde müzakere yapma imkanına sahip olabilirdi. SEC, Musk’ın kendi sosyal medya hesabından Tesla ile ilgili bilgileri paylaşmasını istememekteydi. Bu nedenle, 2018 yılında Musk’ın atacağı tweet’lerin avukat onayından geçmesi gerektiğine dair bir karar alınmıştı. Ancak Musk, bu durumu kabul etmedi ve itirazda bulundu.
Bir yargıç, ilgili tarafları müzakere yapmaya zorlayarak, 2019 yılında finansla ilgili tweet’ler için yasal ekip onayını gerektiren bir düzenlemenin kabul edilmesi karşılığında Musk’a daha fazla özgürlük tanıyan bir anlaşma yapılmasını sağladı. O tarihten bu yana Musk, SEC ile mücadele etmeye devam ediyor ve geçtiğimiz günlerde mahkemelerin bu anlaşmayı iptal etmelerini talep etti.
Musk, komisyonun kendisini bu anlaşmayı imzalamaya zorladığını ve yetki sınırlarını aştığını iddia ediyor. Ayrıca, Musk’ın avukatları, bu anlaşmanın ifade özgürlüğü haklarını ihlal ettiğini de savunuyor. Geçtiğimiz Nisan ayında bir yargıç, Musk’ın anlaşmayı iptal etme talebini reddetti. Bunun üzerine Musk, temyize başvurarak karara karşı çıkmaya çalıştı; ancak buradan da istediği sonucu elde edemedi.
Şu an için Musk ve Tesla’nın bu son karara nasıl bir tepki vereceği belirsizliğini koruyor. Tesla, iletişim ekibini yıllar önce dağıtmıştı ve eğer bu son karar geçerli kalırsa, Musk’ın atacağı tweet’lerin denetim altında tutulmasına ya da büyük maddi cezalar ödemek zorunda kalmasına yol açabilecek bir durum söz konusu. Bu durum, Musk’ın sosyal medya üzerindeki özgürlüğünü ciddi anlamda kısıtlayabilir.