Evrenin Derinliklerinde Yaşam Arayışı
Fizik alanında, tam olarak ne aradığımızı bilmeden bir şeyi aramak çoğu zaman zaman kaybı yaratır. Bu duruma, körlemesine atış yapmak da denilebilir. Bu, en büyük bilimsel çabaların bazılarının özetlendiği ve birçok paradoksun ortaya çıktığı bir durumdur. Örnek olarak, karanlık madde, antimadde ve parçacık fiziğinin standart modelini tamamlama arayışını verebiliriz. Bu tür bir tahmin ve kontrol konsepti, uzaylı yaşamı arayışımızda da kendini gösteriyor. Her şeyden önce, dünya dışı varlıkları bulmak için teleskoplarımızla göz atacağımız, özünde sınırsız bir evrenle karşı karşıyayız. Ancak, hayata yalnızca bildiğimiz şekliyle aşina olduğumuz için, uzaylıların tam olarak bizim gibi olup olmadığını bilemeyiz. Belki de onlar, dördüncü boyutta sıkışmış bilinçler veya metandan oluşmuş yaratıklar olabilirler.
Bilim insanları, uzaylı varlıkları ararken karmaşık aramayı önemli ölçüde daraltabileceğine inandıkları bir keşif gerçekleştirdi. The Astrophysical Journal Letters dergisinde yayımlanan bir makalede, ekip, Dünya benzeri bir gezegenin en yaygın yıldız türü olan M cücelerinin etrafında nasıl döndüğüne dair önemli bilgiler sundu. Bu gezegenin atmosferinin olmadığı görülüyor. Bu durum, belki de diğer M cücelerinin etrafında dönen Dünya benzeri gezegenlerin çoğunun da atmosfer bulundurmadığı sonucuna ulaşmamıza olanak tanıyor. Dolayısıyla üzerinde yaşam, en azından bizim anladığımız anlamda yaşam bulunma olasılığı yok.
California Riverside Üniversitesi’nden astrofizikçi ve çalışmanın ortak yazarı Michelle Hill, “Bu gezegenin durumu, bu tür yıldızların daha da uzaktaki gezegenler için olumsuz bir işaret olabilir” diyerek endişesini dile getirdi. Hill, “Daha fazlasını öğrenmek için James Webb Uzay Teleskobu’na güveniyoruz” dedi. Bununla birlikte, eğer bir gezegen bir M cücesinden yeterince uzaktaysa, atmosfer bulundurma ihtimalinin olduğunu belirterek umutlu olduklarını da ifade etti.
Bilim insanlarının üzerinde çalıştığı atmosfersiz gezegen GJ 1252b olarak adlandırılıyor. Bu gezegen, Dünya’dan biraz daha büyük olduğu için Dünya benzeri olarak nitelendiriliyor. Ancak, yıldızına Dünya’ya göre çok daha yakın olduğundan son derece sıcak bir yapıya sahip. Yüzey sıcaklığının yaklaşık 1.228 derece olduğu düşünülüyor. Bu aşırı sıcaklık, yüzeydeki altın, gümüş ve bakır gibi metallerin bile erimesine yol açabilecek bir seviyede. Aşırı ısı ve varsayılan düşük yüzey basıncı, araştırmacıların GJ 1252b’nin atmosferinin olmadığına dair görüşlerini pekiştiriyor.
UC Riverside’da astrofizikçi ve ortak yazar Stephen Kane, “Bu gezegen, Dünya’nın sahip olduğundan 700 kat daha fazla karbona sahip olabilir ve yine de bir atmosferi olmayabilir. Atmosfer başlangıçta oluşmuş, fakat zamanla incelip kaybolmuş olabilir” dedi. Kane, “Ayrıca bu gezegen, yıldızının etrafında bir Dünya gününde iki kez dönecek kadar hızlı dönüyor. Yıldızından gelen yüksek radyasyon basıncı, gezegenin mevcut atmosferini de dışarı atmış olmalı” şeklinde eklemelerde bulundu.
Bizim Güneş Sistemi’mizde, bu gezegene benzer bir örnek olarak Merkür’ü gösterebiliriz. O da yıldızına çok yakın ve son derece sıcak. Merkür’ün de atmosferi bulunmuyor. Sonuç olarak, evrende yaşamın izlerini ararken nereye bakmamız gerektiğini bilemesek de, artık “nerelere bakmamamız gerektiğini” biliyoruz.