Her yıl Temmuz ayının sonu ve Ağustos ayının başında Türkiye’de Eyyam-ı Bahur sıcakları etkisini göstermeye başlıyor. Bu yıl da 30 Temmuz’dan itibaren Türkiye genelinde bu sıcakların hissedilmesi bekleniyor. Peki, Eyyam-ı Bahur terimi ne anlama geliyor ve tarihsel bağlamda nasıl kullanılıyor? Gelin, bu konuyu birlikte inceleyelim.
Eyyam-ı Bahur Nedir?
Eyyam-ı Bahur, geçmişten günümüze kadar uzanan bir terim olup, yaz mevsiminin en sıcak ve bunaltıcı günlerini tanımlamak için kullanılır. Genellikle her yıl Temmuz ayının sonu ile Ağustos ayının başına denk gelir. Bu kavram zamanla “çöl sıcakları”, “cehennem sıcakları” ve “Afrika sıcakları” gibi farklı isimlerle de anılmaya başlamıştır.
Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Güven Özdemir, 2021 yılında Eyyam-ı Bahur sıcaklıklarının genelde Temmuz ve Ağustos aylarında belirgin şekilde hissedildiğini ifade etmiştir. Özdemir, Eyyam-ı Bahur sıcaklarının en yoğun şekilde hissedildiği dönemin Ağustos ayının ilk iki haftası olduğunu vurgulayarak şu bilgileri vermektedir: “Eyyam-ı Bahur, Afrika üzerinden gelen aşırı sıcak hava kütleleri ile muson etkisi yaratan Basra alçak basıncının güçlü rüzgarları sayesinde ülkemize ulaşan etkili ve bunaltıcı sıcaklıklardır. Küresel iklim değişikliği ile birlikte metropollerde yoğun bir şekilde oluşan ısı adaları, hava sıcaklıklarını katbekat artırarak cehennem sıcaklıkları veya vahşi sıcaklıklar oluşturmaktadır.”
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası’ndan Ahmet Köse ise 2018 yılında Eyyam-ı Bahur terimi için şu bilgileri paylaşmıştır: “Antalya, Adana gibi illerde havaalanında uçaktan inildiğinde, insanın yüzüne sanki sıcak üfleyen bir fan vurur ve bir anda etraf bulanıklaşır. İşte bu, eyyam-ı bahur sıcakları olarak adlandırılır. Geçmişte insanlar, eyyam-ı bahur sıcaklarının ve yakıcı rüzgarların estiği 31 Temmuz ile 7 Ağustos tarihleri arasında denize girme ve güneşlenme konusunda dikkatli davranmışlardır. Çünkü bu dönemde insan vücudunda beyaz lekeler yapan ‘ala’ düştüğüne inanılırdı.”
Aşırı Sıcaklıklara Karşı 14 Öneri
- Normalden daha fazla su için ve susama hissi gelmeden sıvı alımınızı arttırın. Sağlık Bakanlığı, “Susuzluk hissi olmasa bile günde en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) sıvı tüketilmelidir” uyarısını yapmaktadır.
- Daha küçük öğünleri sık sık tüketin. Özellikle salata gibi serinletici ve hafif yemekleri tercih edin.
- Yağlı ve kızartılmış yiyeceklerden uzak durun. Yemek pişirirken haşlama, ızgara veya az su ile pişirme yöntemlerini tercih edin.
- Ağır kahvaltılar yerine, az yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzelerle hafif bir kahvaltı yapın. Kafein içeren içecekler yerine süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çaylarını tercih edebilirsiniz.
- Mide krampı riskini azaltmak için çok soğuk içecekleri tercih etmeyin.
- Bebekler ve küçük çocuklar sıcak havalarda dikkatle izlenmelidir. Vücut sıvılarını terleme yoluyla hızla kaybedebilirler ve bu dehidrasyona yol açabilir. Düzenli olarak su içmeleri, hafif giysiler giymeleri ve serin tutulmaları sağlanmalıdır. Bebekleri veya küçük çocukları asla arabada bırakmayın, çünkü park halindeki arabaların içindeki sıcaklık birkaç dakika içinde iki katına çıkabilir.
- Günün en sıcak saatlerinde güneşten kaçının. Dışarı çıkmanız gerekiyorsa şemsiye, şapka, güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanın.
- Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş almayı ihmal etmeyin; mümkünse ayaklarınızı, ellerinizi, yüzünüzü ve ensenizi soğuk su ile ıslatın ve silin.
- Sıcak çarpması belirtilerinden biri görüldüğünde hemen sağlık kuruluşuna başvurun.
- Pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılan açık renkli, bol giysiler giyin.
- Soğutulması gereken yiyeceklerin uygun bir şekilde saklandığından emin olun.
- Spor, tadilat ve bahçe işleri gibi ağır aktivitelerden kaçının.
- Kalp, astım, şeker, sara gibi kronik rahatsızlıkları olanların ve çocukların bu sıcak havalara karşı daha fazla korunması gerekmektedir.
- Evcil hayvanları arabada bırakmayın; bu durum onların sağlığı için tehlike oluşturabilir.