Fosiller hakkında konuşurken sıkça milyonlarca yıllık tarihlerden ve “Jura’ya kadar uzanan” zaman dilimlerinden bahsedildiğini duyarsınız. Ancak, hayvan kemikleri sadece birkaç yıl içinde çürürken, fosillerin nasıl bu kadar uzun süre sağ kalabildiğini hiç düşündünüz mü? İşte bu sorunun cevabı, canlının öldüğü andaki koşullara bağlıdır.
Bir kalıntının fosile dönüşüp dönüşmemesi, onun ne tür bir ortamda ve hangi koşullarda bulunduğuna bağlıdır. Açıkta kalan kalıntılar genellikle fosilleşmezken, doğru bir şekilde korunmayı başaran kalıntılar, milyonlarca yıl boyunca günümüze kadar dayanabilir. Yumuşak dokular, çoğu zaman oldukça hızlı bir şekilde ayrışır; ancak nadir durumlarda, korunmuş deri parçaları gibi örnekler bulunabilir.
Fosilleşme süreci pek çok farklı yöntemle gerçekleşebilir. Ancak tipik olarak, en iyi fosiller, hayvanın, çamur veya volkanik kül gibi çeşitli tortularla hızla kaplanmasıyla oluşur. Bu tortular biriktikçe, zamanla taşlaşarak kayaya dönüşür ve hayvan kalıntılarını olduğu yerde kilitler.
Permineralizasyon, fosilleşmenin en yaygın türlerinden biridir. Bu süreç, topraktan, göllerden veya okyanustan gelen suyun mineralleri organik dokulara taşıdığı zaman meydana gelir. Zamanla, yeterli birikinti oluştuğunda, kalsit, demir veya silika gibi mineraller, fosilin iç yapısını oluşturarak orijinal kemikten daha fazla mineral kristali içerir. Örneğin, Jura Sahili’nde fosil avcıları için bir cennet olan bölgede bulunan tebeşirli ammonitlerin içi kalsit ile doludur.
Fosillerin yalnızca kemiklerden oluşmadığı, çoğu zaman yanlış anlaşılan bir noktadır. Gerçekte, fosil, geçmiş yaşamın herhangi bir izini veya kalıntısını temsil eder; bu, bir ayak izi, bir oyuk, bir parça deri veya bir kemik olabilir. Avustralya Müzesi’ne göre, “fosil” kelimesi, Latince “kazıp çıkarmak” anlamına gelen “fossilis” kelimesinden türetilmiştir ve bu durum, fosilin sadece kemiklerle sınırlı olmadığını gösterir.
Doğanın çürümeden sorumlu olan ayrışma ekosistemi, dış etkilere maruz kalan hayvan kalıntılarının hızlı bir şekilde yok olmasına neden olur. Ayrışma, teknik olarak organik materyalin diğer organizmalar tarafından tüketilmesi olarak tanımlanır ve bu ekosistem, kalıntıyı besin kaynağı olarak kullanan çok çeşitli organizmalardan oluşur. Bu ekosistem işlevini tamamladığında, geriye genellikle sadece kemik kalır.
Ancak, hayvan kemikleri bile nihayetinde çürüyerek yok olurlar. Bu süreç birkaç yıl sürebilir, fakat kemiklerde bulunan kolajen, kalıntılar parçalanana kadar onu tüketen bakteri ve mantarlar için bir besin kaynağı sağlar. Bu nedenle, bir fosil kalıntısının oluşması için, bu kalıntıların doğru zamanda, doğru yere düşerek bir şekilde bu ayrışma ekosisteminin etkilerinden kaçınması gerekmektedir.