Kara delikler, hem geçmişe hem de geleceğe yolculuk yapma imkânı sunan doğal zaman makineleri gibi görünse de, bu muazzam yapılar sayesinde dinozorları ziyaret edebileceğinizi düşünmeyin. Şu an itibarıyla, bizi bir kara deliğin yakınlarına ulaştırabilecek bir uzay aracı bulunmamaktadır. Ancak bu küçük detayı bir kenara bırakırsak, bir kara deliği kullanarak geçmişe gitmeye çalışmak, alacağınız en tehlikeli karar olabilir.
Kara delikler genellikle, büyük bir yıldızın kendi çekim alanında çökmeye başladığında oluşan son derece yoğun ve büyük kütleli nesnelerdir. Diğer gök cisimleri gibi, kara deliklerin de etraflarında güçlü bir çekim alanı bulunmaktadır. Bu yerçekimi kuvveti, bizi Dünya üzerinde tutan ve gezegenimizin Güneş etrafında dönmesini sağlayan bir güçtür. Genel olarak, bir nesnenin kütlesi ne kadar büyükse, yerçekimi alanı da o kadar güçlü olacaktır. Dünya’nın yerçekimi, uzaya çıkmayı son derece zorlaştırıyor.
Örneğin, Dünya’nın yerçekiminden kurtulabilmek için büyük hızlara ulaşmamız gerekiyor; bu nedenle roket teknolojisini geliştirmeye devam ediyoruz. Ancak bir kara deliğin yerçekimi o kadar güçlüdür ki, ışık bile ondan kaçamaz. Işığın bilinen en hızlı şey olduğu düşünülürse, bu durumu anlamak oldukça kolaydır. Albert Einstein‘ın genel görelilik teorisi, madde ve enerjinin evren üzerinde ilginç etkiler yarattığını göstermektedir. Madde ve enerji, uzayı bükmekte ve şekil vermektedir. Bir nesne ne kadar büyük kütleliyse, etrafındaki alan o kadar çok bükülmekte ve esnemektedir. Büyük kütleli bir nesne, uzayda bir tür çukur veya vadi oluşturur. Diğer nesneler, bu çukur alanına yaklaştıklarında ona doğru düşmeye başlarlar.
Buna rağmen, ışığın bir kara delikten kaçamamasının sebebi de benzer bir durumdur. Kara deliğin yarattığı vadi, o kadar dikleşmiştir ki, ışık dışarı çıkacak kadar hızlı hareket edemez. Işığın kaçamayacağı kadar dikleştiği noktaya olay ufku denir. Olay ufku, yalnızca zaman yolcuları için değil, aynı zamanda filozoflar için de derin düşüncelere yol açan bir bölgedir. Bu sınırda yaşanan olaylar, zamanın doğası hakkında bazı soruları gündeme getirir.
Uzay esnediğinde, zaman da esner. Büyük bir nesnenin yakınındaki bir saat, daha az kütleli bir nesnenin yanında bulunan bir saatten daha yavaş ilerler. Kara deliklerin yakınında bu durum daha da aşırıdır. Eğer Dünya’nın geleceğine doğru bir yolculuk yapmak istiyorsanız, bir kara deliğin yakınında kısa bir süre geçirmeniz yeterlidir; ardından Dünya’ya dönebilirsiniz. Ancak, kara deliğin merkezine yaklaştığınızda zamanınızın yavaşlayacağını unutmayın. Yine de, olay ufkunu geçmediğiniz müddetçe kaçış imkânınız olacaktır.
Geçmişe yolculuk yapma fikri ise daha karmaşıktır. Bir kara delik, zamanı kendi etrafında bükebilecek kadar güçlüdür. Bu durum, doğal bir zaman makinesi yaratır. Eğer fizikçilerin “kapalı zaman benzeri eğri” dedikleri bir döngüye girebilirseniz, kendinizi uzayda gelecekte başlayıp geçmişte sona eren bir yörüngede bulmanız mümkündür. Ancak burada dikkate almanız gereken üç önemli sorun bulunmaktadır:
- Birincisi, yalnızca kara deliğin geçmişine kadar yolculuk yapabilirsiniz. Yani, eğer kara delik dinozorların yok olmasından sonra oluşmuşsa, dinozorları görecek kadar geriye gidemeyeceksiniz.
- İkincisi, bu döngüye girmek için muhtemelen olay ufkunu geçmeniz gerekecektir. Bu, geçmişte belirli bir zamanda döngüden çıkabilmek için olay ufkundan çıkmanız gerektiği anlamına gelir. Dolayısıyla, bu döngüden çıkmak için, imkansız olduğu düşünülen bir şekilde ışıktan daha hızlı hareket etmeniz gerekecek.
- Üçüncüsü ve belki de en korkunç olanı, siz ve uzay aracınız “spagettileşme” olarak adlandırılan bir olaya maruz kalacaksınız. Bu olay, adının çağrıştırdığı kadar eğlenceli bir şey değildir. Olay ufkunu geçtiğinizde, bir spagetti çubuğu gibi gerileceksiniz. Hatta o kadar ince olacaksınız ki, boşlukta spiral çizen bir atom dizisine dönüşebilirsiniz.
Sonuç olarak, kara deliklerin zaman üzerinde bükme özellikleri hakkında düşünmek ilginç olsa da, yakın gelecekte dinozorları ziyaret etmek sadece bir hayal olarak kalmaya devam edecektir.