Kayıp Şehirler ve Zerzura Efsanesi

Kayıp Şehirler ve Efsaneler

Tarih boyunca birçok “kayıp şehir” efsanesi ortaya atılmıştır. Sezarların Şehri’nden Atlantis’e, hatta Brezilya’nın küçük İrlanda versiyonuna kadar, bu kayıp şehirler nesiller boyunca insanları büyülemiştir. Bu da, geçmişte var olmuş büyük medeniyetlerin ve zamanla kaybolmuş şehirlerinin cazibesinin ne denli derin olduğunu gözler önüne seriyor. Bu efsaneler arasında dikkat çekenlerden biri de, Mısır veya Libya’nın Sahra Çölü’nün derinliklerinde kaybolmuş olan, bembeyaz parıldayan bir vaha şehri olan Zerzura‘dır.

Kayıp Vaha Şehri Zerzura

İlk bakışta, Zerzura efsanesinin sağlam bir temeli olduğu izlenimi uyandırıyor. Şehir hakkında bilgi aradığınızda, 15. yüzyılda derlendiği tahmin edilen Kitab al Kanuz adlı bir eserde, “güvercin gibi beyaz bir şehir” olarak tanımlanan Zerzura’nın palmiyeler, asmalar ve akan kuyularla dolu bir vadi sonunda yer aldığına dair referanslar buluyorsunuz. Kitapta şöyle deniyor: “Vadiyi takip et… Zerzura Şehri’ne git. Kapısını kapalı bulacaksın. Kapının yanında oyulmuş bir kuş bulacaksın. Elini gagasına uzat ve ondan bir anahtar al. Onunla kapıyı aç ve şehre gir. Çok zenginlik bulacaksın ve kral ve kraliçe kendi yerlerinde sihir uykusunda uyuyor olacaklar. Yanlarına gitme. Sadece hazineyi al.” Bu kadar erken bir dönemde şehirden bahsedilmesine rağmen, Zerzura ile ilgili ilk Avrupa kayıtları 1835 yılına dayanıyor ve bu kayıtlar, ikinci elden anlatılan hikayelere dayanıyor.

Wilkinson ve Zerzura’nın İlk İzleri

Bu kayıtlar, “İngiliz Mısırbiliminin Babası” olarak bilinen İngiliz gezgin ve yazar John Gardner Wilkinson‘dan geliyor. Wilkinson, “başıboş bir deve arayan bir Arap” tarafından aktarılan bir hikayeden bahsediyor. Arap, Farafra’nın birkaç gün batısında “hurma ağaçlarıyla, pınarlarla ve tarihi belirsiz bazı harabelerle dolu bir vaha olduğunu” ifade ediyor.

Zerzura Gerçek mi?

Hikaye buraya kadar oldukça heyecan verici görünse de, bazı önemli sorunlar mevcut. Öncelikle, Kitab al Kanuz’un tarihi iddialarına rağmen, güvenilir bir kaynak olarak kabul edilmesi oldukça zayıf. Günümüzde bu kitap, neredeyse sadece Zerzura’nın hazine haritası olarak bilinmektedir ve yukarıda alıntılanan parça, mevcut olan tek kısım gibi görünmektedir. Kitabın yazarı bilinmiyor ve mevcut bilgi, sadece bir adamın zamanında kitabın bir versiyonuna sahip olduğunu iddia etmesinden ibaret. Hatta bu kişi bile elindeki yazıya pek güvenmedi ve onu, kayıp bir şehrin kalıntısı olarak sunmaktansa, daha çok yarım yamalak bir arazi araştırması olarak değerlendirdi.

20. yüzyılın başlarındaki birçok kaşif, şehrin gerçekten var olabileceği umudunu taşımış olsa da, çoğu bunun pek olası olmadığını kabul etti. Şehir için şüphelenilen tüm yerler boş çıkmış ve kaşif W.J. Harding King, sonunda “bu isimde böyle bir yerin var olup olmadığı şüpheli” sonucuna vardı. King, “Zerzur Arapçada küçük bir kuş anlamına geliyor, bu nedenle Zerzura’nın ‘küçük kuşların yeri’ gibi bir anlamı olabilir ve bu da biraz fantastik görünüyor. Zerzura, keşfedilmemiş veya geleneksel vahalara verilen genel bir isim olabilir.” şeklinde bir değerlendirmede bulundu.