ABD Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA), şimdiye kadar tanık olduğumuz hiçbir teknolojiye benzemeyen bir prototip kuantum lazeri geliştirmek üzere araştırmacılara 1 milyon dolarlık bir hibe sağladı. Bu yenilikçi lazerin, ışık parçacıklarını birbirine “yapıştırarak” kuantum dolanıklığı kullanacağı ve böylece daha yüksek yoğunlukta bir lazer elde etmenin mümkün olacağı ifade ediliyor.
Bu lazerin, askeri operasyonlar ve diğer askeri teknolojilerde hedefleme sistemlerinde önemli bir rol oynaması bekleniyor. Özellikle uydu iletişimi, haritalama ve lidar gibi izleme sistemleri için büyük bir potansiyele sahip. Geleneksel lazerler, genellikle çeşitli atomlardaki elektronları belirli bir düzende salınmaya teşvik ederek çalışır. Bu düzenli salınma gerçekleştiğinde, elektronlar düşük enerjili bir duruma geçer ve tutarlı bir dalga boyuna ve faza sahip olan homojen bir ışık yayar. Daha sonra, bu konsantre lazer ışını, cihazın içindeki aynalar arasında yansıtılarak güçlendirilir.
Ancak bir kuantum lazer, ışık parçacıklarını bir araya getirerek onları tamamen dolanık hale getirecektir. Araştırmacılar, kuantum dolanık fotonları kullanarak, çok daha uzun mesafeleri aşabilen, daha hassas ve daha güçlü bir lazer geliştirmeyi umut ediyorlar. Bu tür bir teknoloji, askeri operasyonların her zaman en ideal koşullarda gerçekleşmediği göz önüne alındığında, özellikle zorlu hava koşullarında daha verimli hale gelebilir.
Nasa, bir süredir yeni lazer iletişim sistemlerini test ediyor ve bu tür bir kuantum lazer, mevcut sistemlerin daha da geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Fotonlar, atmosferden geçerken çeşitli olumsuz etkilere maruz kalabilirler. Ancak kuantum dolanık fotonlar, bu süreçte birbirlerini koruyarak daha kararlı ve daha yüksek enerji çıkışı sağlayabilirler. Bu durum, lazer iletişiminin verimliliğini artırabilir ve daha güvenilir hale getirebilir.
Bu teknolojinin, kuantum hesaplama ve telekomünikasyon alanlarına da genişlemesi bekleniyor. Eğer bu kuantum ışınlarını uzayda nasıl oluşturacağımızı ve ardından onları Dünya’ya geri göndermenin yollarını bulabilirsek, uzay araştırmaları ve uydu teknolojileri alanında büyük gelişmeler elde edilebilir.
