Küresel Zaman Takibi Krizi: İklim Değişikliğinin Etkileri

Küresel Zaman Takibi Krizi: İklim Değişikliği ve Dünya’nın Dönüşü

Eğer acil önlemler almazsak, küresel zaman takibi sisteminde büyük bir sorun ortaya çıkabilir. Bu durum, iletişimden finansal piyasalara kadar her alanda kaos yaratma potansiyeline sahip. Problemin kökeninde ise, iklim değişikliği nedeniyle kutup buzlarının erimesi yatıyor.

Dünya genelinde iletişimi, navigasyonu, bilimsel araştırmaları ve ticareti düzenleyen bir zaman ölçüsü oluşturmak amacıyla Koordineli Evrensel Saat (UTC) kullanılmaktadır. Bu sistem, atomların son derece kararlı “titreşimlerini” kullanarak zamanı ölçen süper hassas atom saatlerinden elde edilen verilerle hesaplanmaktadır. Ancak, bu ölçüm yöntemi, Dünya’nın dönüşüne dayanan astronomik zaman ölçümüyle tam olarak örtüşmemektedir. Gezegenimizin dönüşü, atom saatleriyle tanımlanan bir günden birkaç milisaniye daha uzun sürmekte ve bu durum, birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.

Bu nedenle, UTC’nin astronomik zamanla uyumlu olabilmesi için belirli aralıklarla UTC’ye artık saniyeler eklenmektedir. Örneğin, Dünya’nın sıvı çekirdeği ve katı mantosundaki bazı karmaşık ve kısmen bilinmeyen değişiklikler, son yıllarda gezegenimizin dönüşünü hızlandırmış ve bu fark, günlere eklenen artık saniyelerle düzeltilmiştir. Fakat, Dünya’nın dönüş hızına daha fazla müdahale edebilecek ve küresel zaman işleyişini bozabilecek yeni güçler ortaya çıkmaya başlamıştır.

Dünya’nın Şekli Değişiyor

California San Diego Üniversitesi Scripps Oşinografi Enstitüsü’nde görevli jeofizikçi Duncan Carr Agnew, Dünya’nın dönüşü ve kutup buzlarının erimesinin bu dönüş üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Agnew’in çalışmalarına göre, iklim değişikliği nedeniyle Grönland ve Antarktika’daki buzullar hızla eriyor ve bu durum gezegenin şeklini değiştiriyor. Sonuç olarak, Dünya’nın açısal hızı da eskisinden daha hızlı bir şekilde azalıyor. Agnew, bu sebeplerle UTC’nin artık negatif artık saniyeler alması gerektiğini savunuyor. Yani, 2029 civarında yalnızca 59 saniyelik bir dakikanın olması bekleniyor.

Agnew, “Birkaç yıl önce, artık saniyelerin her zaman pozitif olacağı ve giderek daha sık ekleneceği düşünülüyordu. Ancak, Dünya’nın dönüşündeki değişikliklere ve bunların nedenlerine baktığınızda, negatif bir değişimin oldukça olası olduğunu görebilirsiniz” diyerek durumu açıklıyor. “Bir saniye çok fazla gibi görünmeyebilir, fakat günümüzün birbirine bağlı dünyasında zamanı yanlış ayarlamak büyük sorunlara yol açabilir.” İklim değişikliğinden bağımsız olarak, yalnızca Dünya’nın sıvı çekirdeğinde yaşanan değişikliklerin 2026 yılına kadar negatif bir değişimi zorunlu kılabileceğini ifade ediyor. Ancak Agnew’in hesaplamaları, kutup buzlarındaki değişimlerin bu olasılığı 2029’a kadar geciktirdiğini gösteriyor. Dolayısıyla, iklim değişikliği mevcut durumda küresel zaman işleyişini etkiliyor.

Olası Sorunlar ve Çözüm Arayışları

Bu durumun ciddi sonuçları olabileceği düşünülmektedir. Araştırmanın basın bülteni, mevcut durumun 1990’ların sonlarında yaşanan ve büyük bir endişe kaynağı olan Y2K paniğine benzer bir krize yol açabileceğini öne sürmektedir. Y2K paniği, beklenildiği gibi kıyamet senaryolarıyla sonuçlanmamış olsa da, zaman takibindeki bir uyumsuzluk oldukça tehlikeli olabilir.

Uluslararası Ağırlık ve Ölçüler Bürosu Zaman Bölümü Direktörü Dr. Patrizia Tavella, çalışmayla ilgili bir yorumda, “Negatif artık saniye hiç eklenmedi veya test edilmedi, bu nedenle yaratabileceği sorunların benzeri yok. Dünya genelindeki metrologlar, gereksiz risklerden kaçınmak amacıyla bu gelişen tartışmayı dikkatle izliyor” demektedir. Dr. Tavella, negatif artık saniyeyi devreye sokma ve bu süreci dünya çapında koordine etmenin “zor” olacağını da vurgulamaktadır. Yeni çalışma, Nature dergisinde yayımlanmıştır.