Neferneferuaten Nefertiti: Antik Mısır’ın Gizemi
Neferneferuaten Nefertiti, 3.300 yıldan uzun bir süre boyunca Antik Mısır biliminin meraklı gözlerinden uzak kalmayı başardı. 1912 yılında, 18. Eski Mısır Hanedanlığı’na ait olan bu kraliçenin büstü keşfedildiğinde, Nefertiti’nin varlığı doğrulandı; ancak, büyük ilgiye rağmen nerede yattığı hâlâ bir muamma olarak kalıyor. Şimdi, üvey oğlu Tutankhamun ve bazı isimsiz mumyaların mezarlarında yapılan keşiflerin ardından, Nefertiti’nin bulunduğu yere dair yeni spekülasyonlar ortaya çıkıyor.
Tutankhamun’un kalıntıları, ilk kez 4 Kasım 1922’de, birkaç kez Nefertiti için potansiyel bir saklanma yeri olarak düşünülen bir mezarda keşfedilmişti. 2015 yılında yayınlanan “Kraliçe Nefertiti’nin Mezarı?” başlıklı makalede, mezar içindeki gizli kapıların yerini ortaya çıkardığına inanılan yüksek çözünürlüklü görüntülere referans verildi. Bu teori, mezarın tavanında gözlemlenen belirgin çizgilerle desteklendi ve araştırmacılar, “odalardan” birinin aslında bir koridor olduğuna ve sahte bir duvarla kapatıldığına inanmaya başladılar.
Ancak, teknolojik ilerlemeler arkeoloji uygulama biçimimizi değiştirmeye devam ettikçe, bu “gizli oda”ya dair inançlar sarsılmaya başladı. 2020 yılında, Tutankhamun’un mezarını çevreleyen alanı taramak için kullanılan yere nüfuz eden radar (GPR) sonuçları, Nature dergisinde yayınlandı. İlk raporlar, mezar odasından birkaç metre ötede daha önce bilinmeyen bir koridor benzeri alan belirlediklerini gösterdi ve bu, Kral Tut’un mezarının neden Mısırlı bir kraliyet üyesi için nispeten küçük olduğuna dair bir açıklama olarak değerlendirildi.
Sır Perdesi Aralanıyor
Nefertiti’nin nerede olduğuna dair bu son heyecan dalgası, Kral Tut’un mezarı etrafında yoğunlaşıyor. Araştırmacılar, Tutankhamun’un haleflerinden Ay’ın, genç firavunu (ölümünde henüz 19 yaşındaydı) gömerken gösteren mezar içindeki kartuşların, daha önceki bir görüntüyü gizleyebileceğine inanıyorlar. British Museum’un Mısır Eski Eserleri Bölümü’nün eski küratörü Nicholas Reeves, Guardian ile yaptığı bir görüşmede, “Artık Ay’ın kartuşlarının altında Tutankhamun’un kartuşlarının olduğunu gösterebilirim; bu sahnenin aslında Tutankhamun’un selefi Nefertiti’yi gömdüğünü gösterdiğini kanıtlayabilirim” ifadelerini kullandı. Reeves, ayrıca şöyle devam etti: “Tutankhamun’un mezarında o süslemeler olmasaydı, bu durum mümkün olmazdı.“
Ay’ın kartuşlarının yakından incelenmesi, altında yatan daha önceki bir ismin -Tutankhamun’un- açık izlerini ortaya çıkardı. Orijinal versiyonunda, bu sahne Tutankhamun’u mezarın ilk sahibi, ondan hemen önce gelen Nefertiti için cenaze töreni gerçekleştirirken gösteriyordu. Eğer bu iddialar doğruysa, Tutankhamun’un mezarı olarak bilinen yerin, Nefertiti’nin son uykusu için inşa edilmiş ve zamansız ölümünün ardından Kral’a yer açmak için uyarlanmış çok daha geniş bir mezar evinin sadece bir katmanı olduğu anlamına gelebilir.
Bununla birlikte, Nefertiti hakkında dolaşan tek haber bu değil. Mısır’daki Eski Eserlerden Sorumlu Devlet Bakanı Zahi Hawass, Nefertiti olabileceğine inandığı birkaç isimsiz mumyanın keşfi hakkında açıklamalarda bulundu. İspanyol The Independent gazetesine konuşan Hawass, “Ekim ayında Tutankhamun’un karısı Ankhesenamun ve annesi Nefertiti’nin mumyasının keşfini açıklayabileceğiz” dedi. Şu anda DNA testlerinin sonuçlarını bekliyorlar.