Nevada’nın Lovelock Mağarası ve Tuhaf Efsaneleri
Nevada’nın Lovelock Mağarası, uzun bir süredir ilginç ve tuhaf söylentilere ev sahipliği yapmaktadır. Yaklaşık bir yüzyıl önce, iki madenci, guano katmanlarını çıkarmaya başladıklarında, aynı zamanda Kızılderili mitolojisinde yer alan kızıl saçlı yamyam devlerle ilgili eski bir efsaneyi de gün yüzüne çıkardılar. Ancak, Lovelock Mağarası’ndaki efsanelerin gerçeğe dönüştüğüne dair herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Yine de, Lovelock’un yeniden keşfinin hikayesi oldukça etkileyici bir şekilde gelişmiştir.
Lovelock Mağarası Nerede Bulunur?
Lovelock Mağarası, kuzeybatı Nevada’nın izole bir köşesinde, Humboldt Eyaleti Yaban Hayatı Yönetim Alanı’nın yakınında, Lovelock kasabasının yaklaşık 32 kilometre güneyinde yer almaktadır. Bu bölge, tarih boyunca insanlar tarafından binlerce yıl boyunca kullanılmıştır ve burada bulunan arkeolojik kalıntılar, muhtemelen yerel Kızılderili kültürü için büyük bir öneme sahip olmuştur. Mağaranın içindeki değerli eserler, 1911 yılında James Hart ve David Pugh adlı iki madencinin yarasa guanosu çıkarmak için maden talebinde bulunup kazı yapmaya başlamasıyla gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.
Guano, deniz kuşları ve yarasaların dışkısından oluşan bir madde olup, nitrojen, fosfat ve potasyum açısından zengindir. Bitki büyümesi için gerekli olan temel besin maddeleri olduğundan, guano, mükemmel bir gübre olarak öne çıkmakta ve bir zamanlar oldukça kazançlı bir malzeme olarak değerlendirilmekteydi. Ancak madenciler, yarasa dışkısından çok daha ilginç bir şeyle karşılaştılar. 1,8 metreyi aşan derinliklerde, binlerce yıl öncesine ait çok sayıda arkeolojik eserle karşılaştılar.
Kaliforniya Üniversitesi Antropoloji Müzesi’nden arkeolog Llewellyn Lemont Loud, keşif hakkında bilgilendirildi ve 1912 baharında kazılara başladı. Loud, toplamda yaklaşık 10.000 civarında arkeolojik örnek buldu. Ancak, bu ilk kazıların yöntemleri modern standartlara göre oldukça ilkel kaldı ve elde edilen buluntuların raporunda yalnızca kısa bir açıklama yer aldı. 1924 yılında Mark Raymond Harrington ile birlikte mağaraya döndüğünde, mağaranın en ilginç kalıntılarından bazılarını keşfetmeyi başardılar. Bu kalıntılar arasında, gerçek ördek derisi ve tüylerinden yapılmış on bir adet ördek tuzağı da bulunmaktaydı.
Tam olarak ne zaman olduğu belirsiz olsa da, bu ilk kazı serilerinde çok sayıda iskelet ve kemik kalıntısı keşfedildi. Daha sonra, iskeletlerden birinin 231 santimetreyi aşan bir uzunluğa sahip olduğu ve belirgin bir turuncu saç kümesine sahip olduğunu bildiren raporlar yayıldı. Lovelock’ta çalışan maden mühendisi John T. Reid, 1935 tarihli bir biyografisinde, “En büyük buluntularından biri, Lovelock, Nevada’nın yaklaşık yirmi mil güneyinde bulunan ve iskeleti olduğu vücudun tam olarak yedi fit yedi inç [231 cm] uzunluğunda olduğunu gösteren bir iskelet. Orta Nevada’da iskeletleri ortaya çıkarılan eski bir ırkın ‘dev adamlarından’ biriydi” şeklinde bir ifade kullanmıştır.
Si-Te-Cah Kabilesi ve “Dev İnsanlar”
Gizemli iskeletlerle ilgili raporlar, eski bir kızıl saçlı dev kabilesinden bahseden Kuzey Paiute halkının efsaneleriyle birleştirildi. Dev insanların, geçmişte Kuzey Paiute’lere karşı savaşan, ancak sonunda bölgeden sürülen “Si-Te-Cah” adı verilen efsanevi bir kabileye ait olduğu söyleniyordu. Kızıl saçlı dev figürlerinin efsaneleri, tamamen asılsız olmayabilir. Tarihçi Adrienne Mayor, “İlk Amerikalının Fosil Efsaneleri” adlı kitabında, saç pigmentinin belirli koşullara maruz kalması durumunda ölümden sonra paslı, kırmızı bir renge dönüşebileceğini açıklamaktadır. Fakat hikayenin diğer kısımları, daha kötü amaçlara hizmet ediyor olabileceğini düşündürmektedir.
Major, dev efsanelerinin bölgeye turist çekmek isteyen yerel girişimciler tarafından uydurulmuş olabileceğini belirtmektedir. Dahası, bölgede zaten mamutlar ve mağara ayıları gibi tarih öncesi megafaunaya ait çok sayıda büyük kemik bulunmaktaydı ve bu kemikler, sıradan bir kişinin gözünde dev bir insanla karıştırılabilirdi. Her şeye rağmen, efsanevi kızıl saçlı devlerin hikayeleri, 21. yüzyılda hala güçlü bir şekilde yaşamaktadır. İnternet üzerinde yapılan basit bir arama, Lovelock Mağarası’nın aşırı uzun boylu sakinleri fikrinden bahseden birçok yazıya ulaşmanızı sağlayacaktır. Ancak, dev insanlarla ilgili olarak hiçbir somut kanıt bulunmadığını bir kez daha hatırlatmak gerekir.