Nükleer Savaşın Yıkıcı Etkileri
Yeni bir çalışma, yalnızca ilk hasara odaklanmamızın, bir nükleer savaşın ne denli yıkıcı olabileceğini tam anlamadığımızı ortaya koyduğunu gösteriyor. Araştırmanın en çarpıcı bulgusu, küçük nükleer cephaneler içeren sınırlı bir “çatışmanın” bile savaşmayan ülkelerde milyarlarca insanın ölümüne yol açabileceği gerçeğidir. ABD ve Sovyetler Birliği tarafından inşa edilen devasa nükleer cephanelikler, her iki tarafın da bu silahları kullanmanın “karşılıklı garantili yok oluşa” (MAD) yol açacağını kavramasına neden oldu. Söylenene göre, bir taraf ilk darbeyi vurursa ve diğer ulusun çoğu silahının etkinleştirilmesini engellerse bile, ilk saldırıyı gerçekleştiren tarafın medeniyetinin çöküşüne neden olacak kadar cephane kalabilecektir.
Venüs ve Mars üzerindeki araştırmalar, Dünya’nın yaşanabilirliğinin ne kadar kırılgan olabileceği hakkında önemli bilgiler sağlamış ve büyük bir değişimin dünyayı, dinozorları yok eden asteroid çarpmasına benzer bir karanlığa sürükleyebileceği “nükleer kış” kavramını gündeme getirmiştir. Ancak 1990’lı yıllarda, her iki taraf da nükleer silah stoklarını, nükleer bir çatışmanın artık medeniyetin sonunu getirmeyeceği varsayılan bir seviyeye indirmek için müzakere etti. Nature Food dergisinde yayımlanan bir makaleye göre, bu tahminlerin doğruluğu sorgulanmaktadır. Araştırmacılar, daha küçük nükleer cephaneler ve son 40 yıldaki atmosferik modelleme alanındaki büyük gelişmeleri göz önünde bulundurarak nükleer kış hesaplamalarını güncellediler.
Araştırma, nükleer silahların neden olduğu yangınlardan üst atmosfere yayılan kurumun, başlıca gıda ürünlerinin üretimini ciddi şekilde azaltacağı sonucuna varmakta ve bu açlık nedeniyle ölümlerin, bombanın doğrudan etkilerinden çok daha fazla olabileceğini vurgulamaktadır. Ayrıca, deniz üretkenliğinin de büyük ölçüde düşeceği için, durum normale dönene kadar balık ağırlıklı bir beslenme ile hayatta kalmanın pek mümkün görünmediği belirtiliyor.
Olası Senaryolar
ABD – Rusya Arasında Nükleer Savaş Yaşanırsa…
Ekip, ABD ve Rusya arasında bir çatışmanın tırmandığı bir senaryoyu modelledi. Bu iki ülke, savaş başlıklarının büyük bir kısmını ortadan kaldırmalarına rağmen, hala en fazla nükleer silaha sahip ülkeler olarak öne çıkmaktadır. Böyle bir olay, atmosfere 150 milyon tondan fazla kurumun eklenmesine neden olarak, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Amerika’nın bazı bölgeleri gibi olası istisnalar dışında dünyadaki her ülkenin kendi nüfusunu besleyemez hale gelmesine yol açacaktır.
Hindistan – Pakistan Arasında Nükleer Savaş Yaşanırsa…
Ayrıca araştırmacılar, daha sınırlı silah kapasitelerini göz önünde bulundurarak, Hindistan ve Pakistan arasında bir nükleer savaş için senaryoları incelediler. Savaş, her biri ortalama 15 kiloton verimle 100 nükleer silahın kullanılmasını içerdiğinde, 27 milyonluk doğrudan bir ölüm bilançosu tahmin edilmektedir. II. Dünya Savaşı’nın yaklaşık yarısı kadar olan bu ölüm sayısının korkunç olduğu kesindir. Ancak, yangınlardan kaynaklanan 5 megaton kurum, küresel kalori üretimini yüzde 7 oranında azaltacak ve bu durumun sonraki iki yıl içinde tahminen 255 milyon insanın gıda eksikliğinden ölmesine neden olacağı öngörülmektedir. Üstelik, bu ölümlerin büyük çoğunluğu savaşan ulusların dışındaki bölgelerde gerçekleşecektir. Daha büyük ama yine de “sınırlı” bir “çatışma”, iki milyardan fazla insan kaybına yol açabilir.
Rutgers Üniversitesi’nden Profesör Alan Robock, konuya dair yaptığı açıklamada, “Veriler bize bir şey söylüyor: Bir nükleer savaşın olmasını engellemeliyiz. Nükleer silahları yasaklamak, tek uzun vadeli çözümdür” ifadelerini kullanarak nükleer tehditlerin ciddiyetine dikkat çekmektedir.