
Türkiye’nin Deprem ve Afetlere Karşı Sağlam Sağlık Altyapısı
Ülkemiz, jeolojik konumu nedeniyle sürekli olarak deprem riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle, sağlık sistemimizin bu doğal afetlere karşı dayanıklı ve hazırlıklı olması hayati önem taşımaktadır. Son yıllarda gerçekleştirilen kapsamlı çalışmalar sayesinde, Türkiye’nin afet sonrası sağlık hizmetleri alanında kaydettiği ilerlemeler gözle görülmektedir. Bu gelişmeler, hem afet öncesinde hem de sonrası durumlarda sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamaktadır.
Deprem Anında ve Sonrasında Sağlık Sistemimizin Etkinliği
Türkiye, özellikle 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde, sağlık altyapısının ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Bu süreçte, acil müdahale ekipleri ve hastanelerin hızlı organize edilmesi, sağlık hizmetlerinin kesintisiz devam etmesini sağladı. İstanbul ve diğer büyük şehirlerde inşa edilen izolatörlü hastaneler, olası depremlerde ilk müdahale merkezleri olarak görev yapmaya hazırdır. Ayrıca, deprem öncesinde gerçekleştirilen eğitim ve tatbikatlar sayesinde, sağlık çalışanlarının kriz ortamında hızlı ve doğru kararlar alması sağlanmaktadır.
Toplumun Sağlık Bilincini Artırmak ve Hazırlıklı Olmasını Sağlamak
Deprem ve diğer afetlerde, toplumun bilinçli ve hazırlıklı olması kritik rol oynar. Bu nedenle, sağlık bakanlığı ve ilgili kurumlar, halkın afet bilincini artırmak amacıyla çeşitli eğitim programları düzenlemektedir. Ayrıca, afet anında temel ilk yardım teknikleri ve acil durumlarda yapılması gerekenler konusunda halkın bilinçlendirilmesi sağlanmaktadır. Böylece, ilk müdahale ve sağlık hizmetine erişim hızlandırılarak, can kayıplarının önüne geçilmektedir.
Obeziteyle Mücadele ve Sağlıklı Yaşam Kampanyaları
Sağlık sistemimizin güçlendirilmesinde, toplumun genel sağlık seviyesinin artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, yürütülen “İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa” kampanyası, milyonlarca vatandaşın kilo ve yaşam alışkanlıklarını gözden geçirmesine imkan sağlamıştır. Yapılan araştırmalar, toplumumuzun %35 oranında fazla kilolu ve %27 oranında obez olduğunu göstermektedir. Bu oranlar, kalp hastalıkları, diyabet ve hipertansiyon gibi ciddi hastalıkların temel risk faktörleridir. Bu nedenle, obeziteyle mücadele, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur ve kapsamlı stratejilerle ele alınmalıdır.
Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Toplum Temelli Çözümler
Sağlık Bakanlığı, toplumun sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemesini desteklemek amacıyla, 288 Sağlıklı Hayat Merkezi kurmuştur. Bu merkezler, vatandaşlara diyetisyen, psikolog ve egzersiz uzmanları eşliğinde kişiselleştirilmiş sağlık programları sunmaktadır. Hedef, insanların kilo kontrolü, sigara bırakma, hareket alışkanlığı kazanma ve stres yönetimi gibi temel konularda bilinçlenerek, yaşam kalitelerini artırmaktır. Önümüzdeki dönemlerde, bu merkezlerin sayısı 388’e çıkarılacaktır. Ayrıca, halkın bu merkezlere erişimini kolaylaştırmak ve hizmet kalitesini artırmak amacıyla, dijital platformlar üzerinden de destek sağlanacaktır.
Sezaryen Oranlarının Azaltılması ve Doğum Hizmetlerinde Reform
Türkiye’de sezaryen oranları, yüzde 61,5 seviyelerine ulaşmış durumda. Bu yüksek oran, hem anne hem de bebek sağlığı açısından riskler doğurmaktadır. Bu nedenle, Sağlık Bakanlığı, “Doğal Olan Normal Doğum Kampanyası” ile sezaryen oranlarını azaltmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda, gebelik takibi ve doğum eğitimi alanında yeni standartlar getirilmiş, ebelerin fonksiyonları güçlendirilmiştir. Ayrıca, gebelik okulları ve doğum sorumlusu uzmanlar sayesinde, anne adaylarının bilinçlenmesi ve doğal doğum oranlarının artırılması amaçlanmaktadır. 2023 yılı itibarıyla, sezaryen oranları %3 oranında düşürülmüş ve bu oran, hedeflenen seviyelere ulaşmak için sürekli olarak takip edilmektedir.
Sağlıkta Dijital Dönüşüm ve Randevu Sistemlerinin Güçlendirilmesi
Sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan en büyük sorunlardan biri, randevu ve bekleme süreleridir. Bu nedenle, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) ve diğer dijital platformlar, hizmet kalitesini artırmak ve vatandaşların zaman kaybını önlemek amacıyla geliştirilmiştir. Yapılan düzenlemeler sayesinde, hastaların randevu alma süreçleri hızlanmış ve bekleme süreleri önemli ölçüde azaltılmıştır. Ayrıca, sağlık hizmetlerinin planlanması ve yönetimi için, online takip ve denetim sistemleri aktif hale getirilmiştir. Bu sayede, acil durumlarda sağlık personelinin ve altyapının etkin kullanımı sağlanmaktadır.
Yeni Nesil Aşı Üretimi ve Biyoteknolojik İnovasyonlar
Türkiye, aşı üretimi alanında önemli bir ivme kazanmış durumda. TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) öncülüğünde, 2026 yılı itibarıyla kuduz aşısını antijenle birlikte üretebilir hale gelmek hedeflenmiştir. Bu gelişme, ülkemizin kendi ihtiyaçlarını karşılamasının yanı sıra, uluslararası sağlık piyasasında da söz sahibi olmasını sağlayacaktır. Ayrıca, HPV ve SMA gibi hastalıklar için aşı geliştirme çalışmaları hızlandırılmıştır. 2025 sonunda, 13 yaşındaki tüm çocuklara ücretsiz HPV aşısı sunulacak ve bu sayede, rahim kanseri ve diğer HPV kaynaklı hastalıkların önüne geçilecektir. Bu sayede, sağlık alanında bağımsızlık ve sürdürülebilirlik sağlanacaktır.
Sağlık Turizmi ve Bölgesel Liderlik
Türkiye, sağlık turizmi alanında bölgesinin lider ülkesi konumuna yükselmiş durumda. Sağlık turizmi gelirleri, 3 milyar doların üzerinde olup, 2028 hedefi ise bu rakamı 20 milyar dolara çıkarmaktır. Bu gelişmenin temel nedeni, Türkiye’nin yüksek kaliteli sağlık hizmetleri, uygun fiyatlar ve kapsamlı altyapısıdır. Aynı zamanda, sağlık turizmi sektöründe yapılan yatırımlar ve uluslararası standartlara uygun hizmetlerin sunulması, ülkemizi tercih edilen bir destinasyon haline getirmiştir. Bu gelişmeler sayesinde, sadece bölge değil, tüm dünya genelinde sağlık alanında marka değeri artmaktadır.
Sağlık Personelinin Güçlendirilmesi ve Yeni Kadro Atamaları
Sağlık sistemimizin sürdürülebilirliği için, nitelikli sağlık personeline ihtiyaç büyüktür. Bakanlık, yeni hastanelerin açılması ve mevcut personelin emekli olmasıyla ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak amacıyla, toplamda 37 bin kadro tahsis etmiştir. Bunlardan 19 bini ilan edilerek, hızla atamaları gerçekleştirilmektedir. Geri kalan 18 bin kadro ise, önümüzdeki aylar içerisinde duyurulacak ve yeni sağlık çalışanları, hizmet kalitesini daha da artıracaktır. Bu sayede, acil servisler, yoğun bakım üniteleri ve diğer kritik alanlarda, kesintisiz ve yüksek standartlarda hizmet sunulacaktır.
Kene ve Maymun Virüsüyle Mücadele Çalışmaları
Türkiye, zoonotik hastalıklar ve virüsler konusunda da aktif çalışmalar yürütmektedir. Özellikle, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) ve maymun virüsü (mpox) gibi hastalıkların önlenmesi amacıyla, bilim kurulu çerçevesinde araştırmalar devam etmektedir. Bakanlık, kene ısırıklarının ve virüslerin takibi amacıyla geniş kapsamlı veri toplama ve izleme sistemleri kurmuştur. Ayrıca, Türkiye, dünyada ilk kez kuduz aşısını antijenle birlikte üretebilir hale gelmekte olup, bu sayede, hem insan hem de hayvan sağlığını koruma konusunda önemli bir adım atılmıştır. Maymun virüsü ile mücadele kapsamında ise, aşı ve tedavi çalışmaları hızla sürdürülmektedir, böylece, olası salgınlara karşı ülke hazır hale getirilmektedir.
Yenidoğan ve Çocuk Güvenliği İçin Yeni Denetim Mekanizmaları
Yenidoğan ve çocuk sağlığı alanında, yeni denetim ve kontrol mekanizmaları geliştirilmiştir. 21 bilimsel kurul oluşturularak, hastanelerin ve doğum merkezlerinin düzenli denetimleri yapılmaktadır. Ayrıca, yoğun bakım ve yenidoğan servisleri online olarak takip edilmekte ve acil müdahale mekanizmaları güçlendirilmiştir. Bu sayede, bebek ve çocuk ölümlerinin azaltılması ve sağlıklı büyüme ortamlarının sağlanması hedeflenmektedir. Bakanlık, aynı zamanda, ailelere yönelik bilinçlendirme çalışmalarıyla, yenidoğan bakımında kaliteyi artırmayı amaçlamaktadır.
İlk yorum yapan olun