Yeni Yasa ile Hayvan Testleri Zorunluluğu Kaldırıldı

Geliştirilmekte olan ilaçların, artık ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) onayını almadan önce hayvanlar üzerinde test edilmesi gerekmiyor. Geçen yılın sonunda Başkan Joe Biden tarafından imzalanan yeni bir yasa, tüm ilaçların insan denemelerine geçmeden önce hayvanlar üzerinde test edilmesi zorunluluğunu kaldırdı.

Bu yasanın mimarlarından biri olan Kentucky Senatörü Dr. Rand Paul, yaptığı açıklamada, “FDA Modernizasyon Yasası 2.0, mevcut bilim tarafından desteklenmeyen bürokrasiyi ortadan kaldırarak inovasyonu hızlandıracak ve daha güvenli, daha etkili ilaçları daha hızlı bir şekilde pazara sunacak” dedi. Paul, yasayla birlikte hayvan deneklerinin gereksiz yere acı çekmesine ve ölümüne son verilmiş olacağını vurguladı: “Bu, hayvanlar üzerindeki testler konusunda önemli bir ilerlemedir.”

Ancak bu durum, yeni ilaçların hayvanlar üzerinde test edilmesinin tamamen yasaklandığı anlamına gelmiyor. İlaç şirketleri, hayvan deneylerine devam etme seçeneğine sahip olacaklar. Yeni yasa, gıda, ilaç, tıbbi cihazlar ve kozmetiklerin güvenliğini denetlemek amacıyla 1938’de kabul edilen ABD Federal Gıda, İlaç ve Kozmetik Yasası’nda önemli değişiklikler yapıyor.

Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, FDA, bir ilacın onaylanabilmesi için fare veya sıçan gibi kemirgen türlerin yanı sıra maymun veya köpek gibi kemirgen olmayan türler üzerinde test edilmesini zorunlu kılıyordu. FDA’nın baş bilim insanı Namandjé Bumpus, Kasım ayında Nature Index’e verdiği bir demeçte, “Bir fare veya sıçan, ilaçları ve kimyasalları her zaman insanlarla aynı şekilde işlemez” ifadesini kullanarak, insan hücreleri ve dokularına dayanan sistemlerin geliştirilmesinin daha faydalı olabileceğini belirtti. Bu bağlamda, “İnsan modelleri ile daha iyi sonuçlar elde edilebilir” dedi.

İlaç geliştirme süreçlerinin geleceğinin hayvan testlerini tamamen yasaklayıp yasaklamayacağını söylemek için henüz erken olduğunu vurgulamak gerekir. Ancak bu yasanın mevcut hali, özellikle hayvan hakları savunucuları tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, araştırmaların ve tedavi yöntemlerinin daha etik ve sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesine olanak tanıyabilir.