Zaman Nedir?
Zaman, insanlık tarihinin en karmaşık ve en çok tartışılan kavramlarından biridir. Sahip olduğumuz zaman asla yeterli olmuyor; ne kadar hızlı veya yavaş aktığını istesek de, her zaman “şimdi”de yaşamak zorundayız. Zaman kavramı, büyük felsefi soruların merkezinde yer alırken, geçmiş, şimdi ve gelecek gibi ilgili fikirler de en çok merak edilen konular arasında bulunmaktadır. Geleceğin belirli olup olmadığı, “şimdi” kavramının anlamı ve geçmişin gerçekten var olup olmadığı, bu alanın ilginç sorularından sadece birkaçıdır.
Zamanın Fiziksel Boyutu
Fizik açısından bakıldığında, zaman kavramı da benzer şekilde karmaşık sorunlarla doludur. Zaman, hemen hemen her yerde kullanılır; ancak fizikte neden belirli bir yönü olduğu açık değildir. Zaman, olayların şimdiki zaman aracılığıyla geçmişten geleceğe doğru ilerlemesini temsil eder. Uzayın üç boyutu ile birlikte, evrenimizdeki dördüncü boyut olarak uzay-zaman sürekliliğini oluşturur. Bu dört boyutlu yapı, alışkın olduğumuz uzunluk, genişlik ve yükseklik (veya yukarı/aşağı, sol/sağ, ileri/geri) gibi kavramlar ile tanımlanırken, dördüncü boyut olarak zaman ön plana çıkar.
Albert Einstein, özel ve genel görelilik teorilerini geliştirerek, ışık hızı ile ilgili olarak fizik yasalarını incelemiş ve nihayetinde hiçbir nesnenin boşlukta ışık hızından daha hızlı hareket edemeyeceğini öne sürmüştür. Einstein’a göre uzay ve zaman, ayrı ve birbirinden bağımsız olgular değil; tek bir süreklilik içinde iç içe geçmiş bir yapıdadır: Uzay-zaman sürekliliği. Enerji içeren hiçbir şey zamanın dışında yer almamaktadır. Zamanı, ileri olarak düşündüğümüz çok özel bir yönde ilerleyen, kaçınılmaz olarak geçen bir olgu olarak deneyimliyoruz.
Zamanın Oku: Termodinamiğin İkinci Yasası
Pek çok fizik kanununun zamanın ileri mi yoksa geri mi aktığı konusunda bir tercihi yok gibi görünmektedir. Bu nedenle bilim insanları, sadece tek yönlü işleyen bu fizik yasaları için açıklamalar aramaktadır. Bu açıklamalardan en ünlüsü, termodinamiğin ikinci yasasıdır. Bu yasa, bizim evrenimiz gibi gelişmeye bırakılmış izole bir sistemde entropinin (fiziksel sistemlerin rastgelelikte artış yaşadığı, düzenden düzensizliğe geçtiği fikri) her zaman artacağını öne sürer. Dolayısıyla entropiye bakarak geçmişi gelecekten ayırt edebiliriz. Bu, bilim insanlarının zamanı açıklamak için kullandığı “zamanın oku” kavramını doğurmuştur. Bir sistem ne kadar düzensiz olursa, düzeni o kadar az geri kazanabilir ve zamanın oku o kadar güçlü olur.
Zamanın Göreliliği
Ancak zaman, farklı ortamlarda farklı şekilde geçebilir. Einstein’ın görelilik teorisi, yerçekiminin sadece nesneleri çeken görünmez bir kuvvet olmadığını, aynı zamanda uzay-zamanda bir bükülme yarattığını önerir. Bir nesne ne kadar büyükse, etrafındaki uzay-zamanı o kadar çok büker. Bu nedenle, yerçekimi ve ivme zamanın yolculuk şeklini değiştirebilir; dolayısıyla zaman her yerde sabit değildir. En belirgin örnek, yüzeyden yaklaşık 2,5 kat daha genç olan Dünya’nın çekirdeğidir; bu durum, yerçekiminin saati 4,5 milyar yıldır yavaşlattığını gösterir.
Geçmiş Gerçek Mi?
Einstein’ın özel görelilik teorisi, zamanla ilgili başka bir soruyu yanıtlamaya yardımcı olur: Geçmiş gerçek mi? Eğer sadece şimdide yaşıyorsak ve geçmiş bizim için ulaşılmazsa, geçmişin gerçek olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Einstein’ın teorisinin “şimdi” kavramı için bir cevabı vardır. Zaman farklı ortamlarda farklı hareket ettiğinden, “şimdi” kavramı gözlemciye bağlıdır. “Şimdi” kavramı nerede bulunduğunuza, nereye gittiğinize ve oraya ne kadar hızlı ulaştığınıza bağlıdır. Bir gözlemci için aynı anda gerçekleşen iki olay, başka bir gözlemci için farklı zamanlarda gerçekleşebilir. Yani bir kişinin şimdi gördüğü şey, başka bir kişi için geçmiş olabilir. Geçmiş hâlâ oradadır ve bizim için erişilemezdir, ancak gerçektir.
Gelecek Önceden Mi Yazıldı?
Geleceğin önceden yazılmış olup olmadığı sorusu, insanlığın aklını kurcalayan klasik bir meseledir. Tüm dünya, kader, yazgı veya özgür irade gibi çeşitli kavramlarla bu soruya yanıt arar. Görelilik, değişmez bir geçmişin varlığını tanımlamış ve belirli bir şimdi olduğu fikrine meydan okumuştur. Peki, böyle bir gelecekle ne olur? Şimdi, geçmiş ve gelecek bir arada var olmalıdır; bu, Einstein’ın düşündüğü “blok evren” konseptidir. Geçmiş, şimdi ve gelecek, bir arada var olan gerçekliğin anlık görüntüleri gibi zaman dilimleri olarak değerlendirilebilir. Ancak herkes bu determinist evren görüşünden memnun değildir. Örneğin, kuantum mekaniği, Einstein’ın söylediklerinin aksine pek de belirleyici değildir.
Ayrıca, blok evren fikrinin önceden belirlenmiş bir geleceği olması gerekmemektedir. Fizikçi George Ellis, Einstein’ın blok evreni fikrini koruyan ve onu geleceğe genişletmeyen bir formül buldu: “Şimdi” öznel olsa da, evrensel bir şimdi vardır; geleceğin sınırı (zamanın yerel okundan farklı olabilir) zaman yönünde genişlemeye devam eder. Şu anda zaman hakkında bazı yanıtlarımız olsa da, bu yanıtların kesin veya tatmin edici olduğunu söylemek zordur. Hâlâ bu boyutu tam olarak anlayabilmiş değiliz ve kesin bir cevaba ulaşmanın mümkün olup olmayacağını zaman gösterecektir.