Neandertallerin Taş Aletlerinde Karmaşık Yapıştırıcı Keşfi

Neandertallerin Taş Aletlerinde Bulunan Karmaşık Yapıştırıcı

Neandertallerin Taş Aletlerinde Bulunan Karmaşık Yapıştırıcı

Neandertallerin ürettiği taş aletlerde keşfedilen bir tür karmaşık yapıştırıcı, bu soyu tükenmiş insan türünün zihinsel yetenekleri hakkında çarpıcı yeni bilgiler sunuyor. Bitüm ve aşı boyası karışımından oluşan çok bileşenli bir yapıştırıcı, Afrika kökenli ilk Homo sapiensler tarafından kullanılan yapıştırıcılara benzerlik göstermekte ve bu durum, Neandertallerin de atalarımızla benzer bir bilişsel düzeye sahip olabileceğini düşündürmektedir.

Erken modern insanlar gibi, Neandertallerin de taş bıçakları ağaç saplara tutturmak için huş ağacı ziftini bir tür yapıştırıcı olarak kullandığı bilinmektedir. Ancak, şimdiye kadar aşı boyası içeren daha karmaşık karışımların yalnızca modern insan türü tarafından kullanıldığı düşünülüyordu. Fransa’daki ikonik Le Moustier bölgesinde bulunan ve adını Orta Paleolitik Neandertallerle ilişkilendiren Mousterian teknolojik kompleksine ait 40.000 yıllık taş aletlerin yeni bir analizi, bu bakış açısını köklü bir şekilde değiştirmektedir.

Neandertallerin yaptığı beş alet üzerinde yapılan kimyasal analizler, hem goetit aşı boyası hem de ham petrolün bir bileşeni olan bitümün izlerini ortaya çıkardı. Çalışmanın yazarlarından Patrick Schmidt, “Aşı boyası içeriğinin yüzde 50’den fazla çıkmasına oldukça şaşırdık” diyerek devam etti: “Havayla kurutulmuş bitüm, yapıştırıcı olarak kullanılmadan önce bu kadar yüksek oranlarda toprak boyası eklendiğinde, yapışkan özelliklerini kaybetmektedir.” Bu nedenle, araştırmacılar karışımın aletlere sap yapıştırmak için uygun olmadığı sonucuna varmış olsalar da, farklı bir işlevi olabileceğini düşündüler.

  • Örneğin, Afrikalı Homo sapiens arasında aşı boyası içeren yapıştırıcılar, bazı durumlarda taş aletlerde tutacak olarak kullanılarak sap ihtiyacını ortadan kaldırıyordu.
  • Ayrıca, bu karışım, alet ile kullanıcının eli arasında doğrudan temas noktası görevi görebiliyordu.

Çalışmanın yazarları, bu karışımın Le Moustier Neandertalleri tarafından nasıl kullanılmış olabileceğini araştırmak için taş aletler ve antik yapıştırıcıların farklı formülasyonlarını kullanarak kendi deneylerini gerçekleştirdiler. Saf bitümden yapılmış tutacakları kullanırken, bu maddenin “elde çıkarılması zor yapışkan lekeler” bıraktığını buldular. Ancak, yüzde 55 oranında goetit toprak boyası içeren karışımlar “daha katı bir his veriyor ve dokunulduğunda yapışkan bir his vermiyor.” Araştırmacılar, “Böyle bir tutacağı tutarken kullananın ellerine hiçbir bitüm yapışmaz” ifadesini kullanarak, “Yüksek toprak boyası miktarını taze bitümle karıştırmak, bu tür kompozit aletler için önemli bir avantaj sunuyor.” dediler.

Bu bulgulara dayanarak, Neandertallerin bu karışımı, bir taş alet üzerindeki tutuşunu artıracak kadar yapışkan olduğu, ancak ellerine yapışacak kadar yapışkan olmadığı için kullandıkları sonucuna varılmıştır.

Çalışmanın yazarlarından Radu Iovita, “Bu son derece iyi korunmuş aletler, Afrika’daki erken modern insanlar tarafından yapılan alet örneklerine benzer bir teknik çözüm sunuyor, ancak tam tarif, Neandertallerin el aletleri için kulp üretimi ‘türevini’ yansıtıyor” şeklinde açıklamalarda bulundu. Le Moustier’e en yakın bitüm kaynağının yaklaşık 200 kilometre güneydeki bir petrol sahası olduğu, aşı boyasının ise antik alanın yaklaşık 50 kilometre kuzeyindeki bir goetit çıkıntısından toplandığı göz önünde bulundurulduğunda, bu yenilik daha da etkileyici hale geliyor.

Araştırmanın yazarlarına göre, bu iki bileşenin belirli bir amaç için bir araya getirilmesi, “ileriye dönük planlama ve hayal gücü gibi bilişsel süreçleri ima ediyordu.” Schmidt, “Bileşik yapıştırıcıların, günümüzde hala aktif olan modern bilişsel süreçlerin ilk ifadeleri arasında olduğu düşünülmektedir” ifadesini kullanarak, “Çalışmamız, Afrika’daki erken Homo sapienslerin ve Avrupa’daki Neandertallerin benzer düşünce kalıplarına sahip olduğunu ortaya koyuyor. Yani düşündüğümüzden çok daha zeki olduklarını gösteriyor.” dedi. Bu çalışma, Science Advances dergisinde yayımlandı.