Atlantik Okyanusu’nu Aşan İlk Kalp Nakli
İnsanlık tarihinin bir ilki yaşandı; bağışlanan bir kalp, Atlantik Okyanusu boyunca 12 saatlik bir uçuşla 6.750 kilometre mesafeye taşındı ve başarılı bir şekilde alıcısına nakledildi. Bu özel kalp, 48 yaşında, felç geçiren ve beyin ölümü gerçekleşen bir adamdan alındı. Kalbin alınması için yapılan standart prosedürler sonrasında, kalp ticari bir havayolu aracılığıyla Paris, Fransa’ya ulaştırıldı. Bu durum, bağışlanan bir kalbin ilk kez Atlantik’i geçtiği anlamına geliyor.
Paris’teki Pitié-Salpêtrière Hastanesi’nde cerrahlar Guillaume Lebreton ve Pascal Leprince, ölümcül bir kalp rahatsızlığı olan 70 yaşındaki bir erkeğe bu kalbi başarıyla nakletti. İki cerrahın bir tıp dergisine yazdığı makaleye göre, kalbin her iki ventrikülü (kalbin vücuda kan pompalayan alt odacıkları) hemen normal bir şekilde çalışmaya başladı. Alıcı, nakilden 30 gün sonra hastaneden taburcu edildi.
Lebreton ve Leprince, bu başarıyı “organ naklindeki daha önce hayal bile edilemeyen bir başarı” olarak tanımladı. Bu nakil, PEGASE adı verilen ve özellikle Karayipler’deki Martinik ve Guadeloupe’den yapılan yolculuklarda kalbin uzun süre korunabilmesi ve başarılı bir naklin mümkün olup olmadığını belirlemeyi amaçlayan bir pilot çalışmanın parçası olarak gerçekleştirildi.
Yeni Bir Tekniğin İlk Testi
Kalp, hipotermik oksijenli perfüzyon adlı bir teknikle korundu; bu teknikte, bir makine tarafından oksijenli sıvı pompalanırken kalp soğuk tutuldu. Cerrahlar, bu tekniği inceleyen klinik araştırmaların yapılmış olmasına rağmen, bu kadar uzun ve zorlu taşıma sürelerinde ilk kez test edildiğini belirttiler. Nakil sırasında elde edilen sonuçlar, çalışmanın geri kalanında başarılı bir şekilde tekrarlanırsa, bu tekniğin “sınırsız coğrafi tedarik ve azaltılmış zaman kısıtlamaları ile kalp nakli alanını yeniden tanımlama potansiyeline” sahip olabileceği düşünülüyor.
Günümüzde kalp nakli, zamana karşı bir yarış olarak değerlendiriliyor. Geleneksel yöntemlerle bir kalp nakli gerçekleştirilmesi için, organın genellikle donörden alındıktan sonraki dört saat içinde nakledilmesi gerekiyor. Ancak yeni kullanılan bu tekniğin başarılı olduğu kanıtlanırsa, potansiyel bağışçıların bulunabileceği coğrafi alan ciddi anlamda genişleyecek ve bu durum nakil listesi bekleme süreleri üzerinde de olumlu etkiler yaratabilecektir.
Lebreton ve Leprince, bu tekniğin pahalı olmasına gerek olmadığını ifade ederek, “bu operasyonu tekrarlanabilir hale getirmek ve nakliye maliyetlerini uygun düzeyde tutmak istedik” dediler. Ek olarak, “Bu nedenle, pahalı özel jetleri içeren geleneksel donör kalbi taşıma uygulamalarından uzak durarak, ticari bir uçakta (Air France) ekonomi sınıfı kabininde seyahat ettik.”
Cerrahların bu önemli makalesi The Lancet dergisinde yayımlandı.