Truva Savaşları ve Efsanevi Truva Atı

Efsanelere göre Antik Yunanlılar, Truva şehrini 10 yıl boyunca kuşattıktan sonra, geriye içi asker dolu bir tahta atı “hediye” olarak bırakarak geri çekildiler. Şehir, bu dev yapıyı tuzaktan habersiz bir şekilde içeri alırken, içindeki askerler Truva’nın savunmasını aşarak, epik bir savaşı sona erdirdiler.

Anlatılana göre, Agamemnon liderliğindeki ve Aşil gibi kahraman askerleri barındıran Akhalar, Truva’yı 10 yıl boyunca kuşatmalarına rağmen, şehrin güçlü savunmasını kıramadılar. Kuşatma ordusu, pes etmiş gibi görünerek arkasında devasa bir tahta at bıraktı ve gemileriyle yakındaki bir adaya çekildi. Truvalılar, bu dev heykelin tanrı Athena’ya bir adak olduğuna inanarak, içindeki düşmanlardan habersiz bir şekilde atı şehir kapılarından geçirip, şehrin savunmasız kalmış merkezine çektiler. Gece olunca, Yunan askerleri atın içinden çıkarak Truva’yı yerle bir ettiler ve destansı savaşa son verdiler.

Ancak arkeologlar, bu dramatik hamlenin dışında Truva Savaşı’nın gerçekten gerçekleştiğine dair somut bir kanıt bulmakta zorlanıyorlar.

Truva, günümüzde Türkiye’nin batısında yer alan Hisarlık bölgesi yakınlarında bulunan bir Tunç Çağı kentinin adıdır. 1870’lerde Alman kaşif Heinrich Schliemann tarafından keşfedilen alanda, az sayıda ok ucu ve M.Ö. 1200 civarına tarihlenen bir çökelti tabakası içinde ateş kanıtları bulundu. Bu buluntular, Homeros’un destanı İlyada’da bahsedilen tarihle yaklaşık olarak örtüşüyor ve bu nedenle eski bir savaşa işaret edebileceği düşünülüyor. Ancak, bu buluntuların on yıl süren bir kuşatmayı işaret ettiğini söylemek pek mümkün değildir.

Ünlü Truva Atı konusunda ise, Homer yalnızca Odesa’da (Odisseia, Odysseia, Odise) kısaca bahsetmektedir. Olayla ilgili ilk önemli anlatımlar, bu tuzağın gerçekleştiği iddia edilen tarihten bin yıldan fazla bir süre sonra Romalı şair Virgil tarafından yazılan Aeneid’de bulunuyor. Modern arkeologların büyük bir kısmı, antik sanatçının sözlerine biraz şüpheyle yaklaşmakta ve dev atın gerçek anlamdan çok mecazi bir anlam taşıdığı düşüncesindedir.

Yani efsanevi Truva Atı, Akhalıların Truva kuşatması hakkındaki hikayelerde önerildiği gibi akıllıca bir tuzaktan ziyade, bir koçbaşı veya benzeri bir savaş makinesi olabilir.

Ne yazık ki, arkeologların ata benzer veya başka bir mekanizmanın kalıntılarını bulmaları pek olası değildir. Antik çağlardan kalma ahşap eserler genellikle keşfedilmeden çok önce çürümüş olurlar. Ancak buna rağmen, Truva Atı fikri modern kültürde ve söylemde kendine önemli bir yer edinmeyi başardı. Hatta günümüzde, kendisini zararsız bir kod parçası olarak gizleyerek kurbanların sistemlerini istila eden bir tür kötü amaçlı bilgisayar yazılımını tanımlamak için bile kullanılıyor (Trojan).