Albert Stevens’ın Hikayesi: Yanlış Teşhis ve Radyasyon Deneyleri
Mayıs 1945’te Kaliforniyalı ev boyacısı Albert Stevens, yaşamının en zor dönemlerinden birine girdi. Kendisine konulan mide kanseri teşhisi, altı ay içinde hayatını kaybedeceği anlamına geliyordu. Ancak, bu talihsiz durumun ardından başına gelecekler, onu daha da kötü bir şansa sürükleyecekti. Önceki yıl, Manhattan Projesi’ndeki bilim insanları, plütonyum ve insan sağlığı üzerindeki potansiyel tehlikeleri üzerine endişelenmeye başlamışlardı. Bu nedenle, “plütonyumun vücutta nasıl hareket ettiğini izlemek için bir programın hızla başlatılması” tavsiye edilmişti.
Stevens, projede insan denekleri arayan bilim insanlarının dikkatini çekti ve bu süreçte, kendisine yanlış bir şekilde konulan ölümcül kanser teşhisi nedeniyle denek olarak seçildi. Bu tanı ile CAL-1 hastası olarak adlandırılan Stevens, denemelere katılarak plütonyum-239 (0,75 mikrogram) ve plütonyum-238 (0,2 mikrogram) karışımına maruz bırakıldı. Bilim insanları, plütonyum-238‘in yüksek aktivitesinin izlenmesini ve analiz edilmesini kolaylaştırması nedeniyle bu maddeyi tercih ettiler.
Stevens, bir yıl boyunca yeni bir kanser belirtisi göstermediğinde, doktorları onun aslında iyi huylu bir mide ülseri bulunduğuna inanmaya başladılar. Ancak bu durum, Stevens’ın sağlıklı bir birey olarak, insanlık tarihinde kaydedilen en yüksek birikmiş radyasyon dozunu almış olduğu anlamına geliyordu. Bu doz, birçok ders kitabında ölümcül plütonyum dozu olarak tanımlanıyordu. Daha da endişe verici olanı, Stevens’ın maruz kaldığı deneyler hakkında yeterince bilgilendirilmemiş olmasıydı. Eğer kendisine radyasyon enjekte edileceği söylenmiş olsaydı bile, rızasını verdiğine dair herhangi bir kanıt yoktu.
Stevens’a verilen bilgi eksikliği, etik açıdan son derece sorunluydu. Bu durum, Stevens’ın bölgeden ayrılma isteği olduğunda doktorların karşılaştığı pratik zorluklara da yol açtı. Doktorlar, onun vücudundaki radyasyon seviyelerini izlemek amacıyla bölgeden ayrılmamasını sağlamak için ona ayda 50 dolar ödeme kararı aldılar. Etkileyici bir şekilde, Stevens, ömür boyu ortalama bir bireyin 446 katı plütonyuma maruz kalmasına rağmen, 79 yaşında, kalp hastalığından ölene kadar 21 yıl daha yaşadı. Bu durum, tıbbi deneylerin sonuçlarının ne denli öngörülemez olabileceğini gösteriyor. Ne yazık ki, Stevens’ın üzerinde deney yapan Dr. Joseph Hamilton, muhtemelen bu süreçte maruz kaldığı radyasyon nedeniyle 49 yaşında hayatını kaybetti.