İkinci Dünya Savaşı’nda Birim 731’in Korkunç İnsan Deneyleri

İkinci Dünya Savaşı’nda Korkunç İnsan Deneyleri: Birim 731’in Sırları Ortaya Çıkıyor

İkinci Dünya Savaşı’nda Korkunç İnsan Deneyleri: Birim 731'in Sırları Ortaya Çıkıyor

Çinli arkeologlar, Japon İmparatorluğu döneminde bilim insanları tarafından İkinci Dünya Savaşı sırasında korkunç insan deneyleri yapmak için kullanılan bir yeraltı sığınağını keşfettiklerini bildiriyorlar. South China Morning Post’un haberine göre, bu bölge Heilongjiang İl Kültürel Eserler ve Arkeoloji Enstitüsü tarafından, Çin’in kuzeydoğusundaki Heilongjiang eyaletinin Anda kenti yakınlarında bulundu.

Sığınağın yapısı, yaklaşık 33 metre uzunluğunda ve 20.6 metre genişliğinde U şeklinde bir yeraltı yapısı ile birbirine bağlı tünel ve odalardan oluşuyor. Araştırmacılar, bu yapının, Japon işgali altındaki Çin’de faaliyet gösteren kötü ünlü Birim 731 (Unit 731) tarafından kullanılan bir laboratuvar ve hapishane hücresi olduğunu iddia ediyorlar. Bu birim, 1930’ların başında bir halk sağlığı birimi olarak kurulmasına rağmen zamanla, denek olarak Çinli, Koreli, Rus ve Amerikalıları kullanan bir biyolojik ve kimyasal savaş araştırmaları kuruluşuna dönüşmüştür.

Birim 731, korkunç deneylerin merkezi haline gelmişti. General Shirō Ishii’nin komutası altında, insanlarda kan kaybı ve travmayı incelemek amacıyla hayati organlar ve uzuvlar çıkarılmıştır. İnsan hedefler, el bombaları, alev püskürtücüler, şarapnel bombaları gibi çeşitli silahlar için canlı denek olarak kullanıldı. Daha birçok acımasız deneyde, insanlar gözleri patlayana kadar düşük basınçlı odalarda tutulmuş, elektrik akımına maruz bırakılmış, sıcak hava akımlarıyla kurutulmuş, santrifüjlerde döndürülmüş, hayvan kanı enjekte edilmiş ve ölümcül dozda X-ışınlarına maruz kalmışlardır.

Birim 731 ile ilgili tahminler değişiklik göstermekte, ancak bu birimde 3.000 ila 12.000 arasında erkek, kadın ve çocuğun hayatını kaybettiğine inanılmaktadır. Ayrıca, vebalı hayvanlar gibi biyolojik silahların canlı popülasyonlara bırakılması sonucu yüzbinlerce insanın da yaşamını yitirdiği düşünülmektedir.

Tarihin bu karanlık döneminde dikkat çekici bir unsur, ABD’nin Birim 731’de işlenen birçok zulmü örtbas etmeye yardım ettiğine dair kanıtlardır. Japonya İmparatorluğu, Ağustos/Eylül 1945’te teslim olduktan sonra, ABD gizlice Birim 731 ile bağlantılı birçok Japon yetkiliyi savaş suçları kovuşturmasından muaf tutmuştur. Ayrıca, Nürnberg mahkemelerinin Japonya’daki karşılığı olan Uluslararası Uzak Doğu Askeri Mahkemesi’nden kritik bilgileri geri çekmek için yoğun bir çaba sarf edilmiştir.

Şaşırtıcı bir şekilde, Japon insan deneylerinden elde edilen veriler, Soğuk Savaş döneminde ABD’nin biyolojik silah programını güçlendirmek amacıyla Maryland’deki Fort Detrick’e aktarılmıştır. Birim 731 personelinin yarattığı dehşetin ölçeği ve derinliği, tarihin bu korkunç dönemini hatırlamanın ne kadar önemli olduğunu vurgular niteliktedir.

Kısa bir süre önce bölgeyi keşfeden arkeologlar, yeni ortaya çıkarılan sığınağın “Birim 731’in vahşetinin devam eden mirasını ve bunun biyolojik savaşı önlemeye yönelik küresel çabalar üzerindeki etkisini vurguladığını” belirtmişlerdir.