Küresel sıcaklıklar, geçtiğimiz haftanın sonlarında iklim bilimcilerin endişe ile izlediği bir eşiği kısa süreliğine de olsa aştı. Geçici verilere göre, ortalama küresel sıcaklığın, sanayi öncesi seviyelerin 2°C üzerinde olduğu kritik eşiği geçtiğimiz Cuma günü aşıldı. Copernicus İklim Değişikliği Servisi direktör yardımcısı Dr. Sam Burgess, X platformunda yaptığı paylaşımda “@CopernicusECMWF’nin 17 Kasım için geçici ERA5 küresel sıcaklığı, 1991-2020 döneminin ortalamasının 1,17°C üzerinde gerçekleşti; bu, kaydedilen en yüksek sıcaklık olarak tarihe geçti.” şeklinde bilgi verdi. Dr. Burgess, 18 Kasım Cumartesi gününe ait geçici verilerin, küresel ortalama sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 2,06°C üzerinde olduğunu gösterdiğini ekledi: “En iyi tahminimiz, bunun, küresel sıcaklığın 1850-1900 (veya sanayi öncesi) döneminin 2°C üzerine çıktığı ilk gün olduğudur.”
Dünya’nın sanayi öncesi seviyelerin sürekli olarak 2°C üzerinde kalmasının, çevreyi ve gezegende yaşayan tüm canlıları (biz de dahil) önemli ölçüde etkileyeceğine dair çok sayıda kanıt mevcut. Örneğin, 2°C daha sıcak bir dünya senaryosunda, mercan resiflerinin %99’undan fazlasının yok olması neredeyse kaçınılmaz bir sonuç olarak görülüyor. Ayrıca, sadece 1,5°C’lik bir ısınmaya kıyasla böceklerde ve bitkilerde %16, omurgalılarda ise %8 oranında önemli bir azalma yaşanması bekleniyor. Bu durum, birkaç yüz milyon insanı iklimle bağlantılı yoksulluk tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir.
2°C eşiği, uluslararası liderlerin 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması’nın temel ilkelerinden biriydi. Bu anlaşma, küresel ısınmayı “sanayi öncesi seviyelerin 2°C’den daha az yüksek” tutmayı ve bunu mümkünse sadece 1,5°C ile sınırlamayı hedefliyordu.
Sadece Bir Gün İçin de Olsa…
Ancak bu verilerin, mevcut durumda yalnızca geçici veriler olduğunu ve küresel ortalama sıcaklık eşiğinin yalnızca bir günlüğüne aşıldığını belirtmekte fayda var. İklim değişikliğinin etkilerini tam olarak değerlendirmek için, nadiren karşılaşılan bu tür sıra dışı günler yerine yıllık, on yıllık ve uzun vadeli eğilimleri incelememiz gerekiyor. Bununla birlikte, bazı bilim insanları, bu rekor sıcaklıkları önemli bir referans noktası olarak değerlendiriyor ve bu aşımın tek seferlik bir olay olmadığını unutmamak gerektiğini vurguluyor.
Bu yıl, rekor kıran sıcaklıkların tekrar tekrar yaşandığına tanıklık ettik. Kayıtlara göre, dünyanın en sıcak günü 3 Temmuz 2023’te kaydedildi; ancak 1979-2000 ortalamasının neredeyse 1°C üzerinde olan 4 Temmuz’daki sıcaklıklar bu rekoru hızla geçerek yeni bir tarih yazdı. Sınırların aşıldığı bu tek günler, daha büyük bir trendin parçası haline geliyor. Bilim insanları, 2023 yılının muhtemelen kayıtlı tarihteki en yüksek küresel yüzey sıcaklıklarına sahip olarak sona ereceğini tahmin ediyor. Ayrıca, mevcut gidişat göz önüne alındığında, 2024’te de rekor kıran sıcaklıklar görme ihtimalimiz oldukça yüksek.
İklim bilimciler ve aktivistler sık sık “1,5°C hedefini canlı tutmaktan” bahsediyor ve dünyanın 2°C eşiğinin altında kalması için yeterli önlemlerin alınabileceği umudunu taşıyor. Bu hafta sonundaki yüksek küresel sıcaklıklar, bu hedefin kaçırıldığı anlamına gelmese de, gerekli önlemlerin alınması gerektiği konusunda endişe verici bir uyarı niteliği taşıyor.