Antik Mısır, dünya tarihinde piramitleri ve firavunları ile tanınırken, aynı zamanda taht kavgaları ve büyük savaşların da yaşandığı bir dönemdi. MÖ 1555 yılında, Mısır’a saldıran düşman ordularıyla çarpışırken esir edilip idam edilerek öldürüldüğü düşünülen firavun Seqenenre-Tao II, ismiyle bilinen “Cesur” unvanıyla anılmaktadır. Henüz 40 yaşında hayatını kaybeden Tao, döneminin süper gücü olan Mısır’ın karmaşık siyasi ve askeri dinamiklerinin bir parçasıydı.
1800’lü yıllarda firavunun kalıntıları bulunduğunda, kafatasındaki yara izleri, başından bıçaklandığını veya baltalarla öldürüldüğünü gösteriyordu. Bu bulgular, onun ya savaşarak ya da bir suikaste kurban giderek öldüğünün bir işaretiydi. Avustralya’nın Flinders Üniversitesi’nden bir arkeolog ekibi, firavunun parçalanmış kafatasının CT taramalarını ve röntgenlerini kullanarak, küçük gözleri, dudakları ve belirgin elmacık kemikleriyle onun yüzünü yeniden oluşturmayı başardı. Aynı zamanda, alnındaki bıçak yaralarını dikkate alarak ölüm anının bir illüstrasyonunu da gerçekleştirdiler.
Tao’nun ölüm şekli, kalıntıları 1800’lerde bulunduğundan beri tartışma konusu olmuştur. Yapılan incelemeler, onun tek bir darbeyle öldürülmediğini, aksine başına saplanmış iki ayrı bıçak darbesine maruz kaldığını ortaya koyuyordu. Bu durum, Tao’nun farklı yönlerden saldıran birkaç saldırgan tarafından hedef alındığı izlenimini yaratıyordu; çünkü yaralar, bir boğaz idamına yönelik değil, bir çatışma sırasında kafaya alınan darbelere benziyordu. Bir firavunun çevresindeki devasa orduyu ve muhafızları aşarak kafasına kılıç saplamanın mümkün olmayacağı düşünüldüğünde, Tao’nun ya savaşta ön saflarda mücadele ettiği ya da en yakınındaki kişiler tarafından suikaste uğradığı sonucuna varılabilir.
Tao’nun yüzü, 1886 yılında Theban nekropolü içindeki Deir el-Bahri olarak bilinen mezar kompleksinde arkeologlar tarafından bulunan kafatası kullanılarak yeniden inşa edilmiştir. Bilim insanları, kalıntıları dijital olarak taradı ve elde ettikleri verileri bir bilgisayara yükleyerek boşlukları dijital ortamda doldurdular. Sonuç olarak, firavunun yüzü gün yüzüne çıkarıldı ve bu süreç, tarihsel bir figürün görünümünü yeniden canlandırmak için modern teknolojinin nasıl kullanılabileceğini gösterdi.