Yeni Sensör Teknolojisi ile Okyanus Tabanının İzlenmesi

Ulusal Fizik Laboratuarı’ndaki (NPL) bilim insanları, denizaltından geçen güç ve telekom kablolarını, çevrelerindeki fiziksel tepkileri ölçebilen sensörlere dönüştürebileceklerini keşfettiler. Bu yenilikçi yaklaşım, okyanus dibinin kapsamlı bir şekilde izlenip anlaşılmasına olanak tanıyacak ve bu alanda devrim niteliğinde bir gelişme sağlayabilir. Science Magazine’de yayımlanan bulgular, deniz tabanından gerçek zamanlı veriler elde ederek gezegenimizi izleme yöntemlerimizde önemli bir değişiklik yaratma potansiyeline sahip.

Sensör teknolojisindeki ilerlemelere rağmen, kalıcı okyanus tabanı sensörlerinin kurulumu ve bakımı yüksek maliyetler ve zorluklarla sınırlı kalmaktadır. Binlerce metre derinliğe sürekli inip çıkmanın getirdiği teknik zorluklar nedeniyle, dünya okyanuslarının büyük bir kısmı hâlâ gizemini koruyor. Diğer bir deyişle, uzayı keşfetmeye devam ederken, hemen yanı başımızdaki okyanusların derinliklerinde neler olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Bu durum, jeofizik verilerde önemli bir boşluk yaratmakta ve Dünya’nın yapısı ile dinamik davranışları hakkındaki anlayışımızı sınırlamaktadır.

NPL ve ortakları tarafından gerçekleştirilen önceki araştırmalar, denizaltı kablolarının sualtı depremlerini tespit etmek amacıyla sensör olarak yeniden kullanılabileceğini göstermişti. Ancak, her bir kablo yalnızca tek bir sensör olarak işlev görmekteydi ve ölçümler, kablonun uzunluğu boyunca meydana gelen değişimlerle sınırlı kalmaktaydı. Yeni araştırma, kabloların bir dizi sensöre dönüştürülebileceğini gözler önüne seriyor.

Edinburgh Üniversitesi, British Geological Survey, Istituto Nazionale di Ricerca Metrologica ve Google’dan oluşan araştırma ekibi, bu yenilikçi tekniği İngiltere ve Kanada arasında bulunan 5.860 km uzunluğundaki denizaltı optik fiber bağlantısı üzerinde test etti. Ekip, tüm transatlantik bağlantının belirli bölümlerini farklı sensörlere dönüştürmeyi başardı. Böylece, geniş bir alanda depremler, dalgalar ve akıntılar gibi okyanus sinyallerini etkili bir şekilde tespit etme imkanı buldular.

Bu çığır açan araştırma, sualtı telekom altyapısını geniş bir jeofizik sensör dizisine dönüştürerek, okyanus tabanının şu anda izlenmeyen geniş alanlarının izlenmesini mümkün kılacak gibi görünüyor. Ayrıca, araştırma bu yöntemin potansiyel olarak tsunamileri tespit etmek için de kullanılabileceğini gösteriyor. Böylece, depremler sonrasında meydana gelebilecek tsunamilerin oluşup oluşmadığını çok daha kesin bir şekilde anlama fırsatı sunulacak.