Uzayda Giysi Temizliği: Yeni Bir Zorluk
Dünya’da çamaşır makinesi kullanarak giysilerinizi yıkamak oldukça sıradan bir iş gibi görünse de, uzayda bu süreç tamamen farklı bir boyut kazanıyor. Astronotlar, 2025 yılında planlanan Artemis göreviyle tekrar Ay’a dönmeye hazırlanırken, bilim insanları astronotların yalnızca Ay yüzeyindeki zorlu koşullarda hayatta kalmalarını değil, aynı zamanda yeni uzay giysilerinin içini temiz tutmalarını sağlamak için en uygun kumaşları araştırıyorlar.
Bu görev sırasında astronotlar, aşırı sıcaklıklara, uzay radyasyonuna ve yüksek derecede aşındırıcı toza maruz kalacaklar. Apollo uzay giysilerinin mühürlerinin sadece birkaç saat içinde tozla dolması, bu tozun ne kadar büyük bir sorun oluşturduğunu gösteriyor. Artemis ekibi, gelecekte Ay’ın yüzeyinde yaklaşık 2.500 saat geçirmeyi planlıyor.
Sahilde mayosuna kum bulaşan herkes, tozla dolu bir uzay giysisinin ne kadar aşındırıcı olduğunu kolayca anlayabilir. Ancak, uzay giysilerinin mürettebat üyeleri tarafından paylaşılabilmesi, uzay giysisinin içinde mikrop büyümesinin önlenmesi gibi başka bir sorunu da beraberinde getiriyor. Avrupa Uzay Ajansı (ESA) malzeme mühendisi Malgorzata Holynska, “İç çamaşırlarını temiz tutmayı düşünün; deterjan, çamaşır makineleri ve kurutucular sayesinde günlük olarak yeterince kolay bir iştir. Ancak Ay’daki veya ötesindeki habitatlarda, uzay giysisinin iç kısımlarını tutarlı bir şekilde yıkamak pratik olmayabilir” diyerek durumun ciddiyetini vurguladı. Holynska, “Uzay giysileri muhtemelen farklı astronotlar arasında paylaşılacak ve kullanımlar arasında uzun süre boyunca, potansiyel olarak mikroorganizmalar için uygun koşullarda saklanacak. Bizlerin mikrobiyal büyümeyi önlemek için alternatif çözümler bulması gerekiyor” şeklinde devam etti.
ESA, Apollo döneminde var olmayan yeni uzay giysileri için uygun kumaşları araştırmaya devam ediyor. Bu projelerden biri olan Avusturya liderliğindeki Mikrobiyal Aktiviteyi Azaltmak için Biyosidal Gelişmiş Kaplama Teknolojisi (BACTeRMA), özellikle astronotların iç çamaşırları dahil olmak üzere giysilerin iç astarlarında mikropların büyümesini engellemenin yollarını arıyor. Bu amaçla “ateşe ateşle karşılık verme” yaklaşımını benimseyerek, “ikincil metabolitleri” inceliyorlar. Bu bileşikler, mikroplar tarafından üretilen ve antibiyotik özellikler taşıyan maddeler olarak tanımlanabilir.
Gümüş ve bakır gibi iyi bilinen anti-mikrobiyal malzemeler, zamanla kararabilir ve astronotların cildinin yakınında bulunduklarında başka rahatsızlıklara yol açabilir. Ekip, bu ikincil metabolitlerden farklı özelliklere sahip malzemeler geliştirdi ve kumaşları bu bakteriyel metabolitlerle boyamak için çeşitli işleme teknikleriyle deneyler yaptı. Bu anti-mikrobik tekstillerin başarısı, uzay giysileri için hayati bir öneme sahipken, aynı zamanda gelecekte daha geniş uygulamalara da kapı aralayabilir.
Avusturya Uzay Forumu Direktörü Gernot Grömer, “PExTex ve BACTeRMA’nın bulguları, antimikrobiyal işlemler ve akıllı tekstil teknolojilerinin entegrasyonu alanlarında gelecekteki gelişmelerin temelini oluşturuyor” diyerek projelerin önemine dikkat çekti. Grömer, “Ayrıca, bu projeler, özel özelliklere sahip yenilikçi tekstiller geliştirmenin uygulanabilirliğini ve önemini göstererek, tekstil endüstrisi için daha geniş etkilere sahip olabilir” şeklinde sözlerini tamamladı.