Plastik Su Şişelerinin Zararları ve Alternatif Çözümler
Plastik su şişelerinin çevreye ve insan sağlığına zararları konusunda farkındalık giderek artıyor. Ancak, sosyal medya fenomeni bir doktor, bu konuda oldukça titiz bir yaklaşım sergiliyor. Dr. Saurabh Sethi, plastik su şişeleri kullanmamanın önemini vurgulayarak, takipçilerini bu alışkanlıktan vazgeçmeye teşvik ediyor.
Dr. Sethi, plastik su şişelerinin içerisinde yer alan toksik nanoplastiklerin, vücutta birikerek kanser ve kısırlık gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor. Özellikle, bu yılın başlarında DailyMail.com‘da yayımlanan bir araştırmaya dikkat çekiyor. Araştırmaya göre, ABD’de satılan ortalama bir şişe su, 240.000 adet nanoplastik partikül içeriyor. Bu durum, plastik şişelerin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Dr. Sethi, TikTok’ta yaklaşık yarım milyon kez izlenen bir videosunda, izleyicilerine “Plastik su şişesi kullanmayı bırakın” mesajını veriyor. Videonun devamında, bu zararlı partiküllerin insan hücrelerine sızma ve kan dolaşımına, dolayısıyla ana organlara ulaşma potansiyeline sahip olduğunu ifade ediyor.
Sıcak Havalarda Dikkat Edilmesi Gerekenler
Dr. Sethi, su tüketiminde paslanmaz çelikten üretilmiş, yeniden kullanılabilir termosların tercih edilmesini öneriyor. Sıcak havalarda plastik şişelerden su içmenin son derece zararlı olduğunu vurguluyor. Sıcak günlerde, ısının plastik şişelere daha fazla mikroplastik salınmasına neden olduğunu belirtiyor.
Plastik su şişeleri söz konusu olduğunda, üretim sürecinde istenmeyen küçük plastik parçalarının ürünlere karıştığı düşünülüyor. 2023 yılında yapılan bir İngiliz araştırması, bu moleküllerin hücre ölümüne yol açabileceğini, oksidatif stres üretebileceğini ve DNA’ya zarar verebileceğini ortaya koyuyor. Ayrıca, bu durumun, tümör oluşumuyla bağlantılı inflamatuar tepkimeleri tetikleyebileceği de belirtiliyor.
Diğer araştırmalar ise, küçük plastik parçacıklara maruz kalmanın, tavuk embriyolarında kalp fonksiyonlarını bozarak ciddi doğumsal kalp kusurlarına neden olabileceğini gösteriyor. Ancak, mevcut çalışmaların çoğu laboratuvar ve hayvan deneylerine dayandığı için, insanların üzerindeki etkileri henüz tam olarak belirlenememiştir.
İlk yorum yapan olun