Pitcairn Adası: Tarihin İzinde Bir Yolculuk

Herhangi bir büyük kara kütlesinden her iki yönde de 5.500 kilometre uzakta, ıssız bir adada hayatta kalabilir misiniz? Büyük olasılıkla, cevabınız hayır olacaktır. Ancak bir grup denizci, bir isyandan sonra dünyanın en uzak adalarından birine yerleşmek zorunda kaldı ve torunları halen orada yaşıyor. Pitcairn Adası, devasa volkanik oluşumları ve bir tekneyi yanaştıracak neredeyse hiçbir uygun limanı olmamasıyla tamamen yaşanmaz gibi görünmektedir. Güney Pasifik Okyanusu’nun ortasında yer alan bu ada, çoğu insanın ıssız bir adadan bahsederken düşündüğü türden; orada yaşayanların, asla gelmeyecek bir kurtarma seferi ümidiyle kumun üstüne “SOS” yazacağı bir yer. Dört adadan oluşan bir ada topluluğunun insan barındıran tek üyesi olan Pitcairn Adası’nda, yaklaşık 55 kişi yaşamaktadır ve bu da onu dünyadaki en uzak nüfuslardan biri haline getirir.

İnsanların ilk olarak bu adaya nasıl geldikleri ise oldukça ilginç bir hikaye ve birçok filme de ilham kaynağı olmuştur. Söylenilene göre, zalim bir lider olan İngiliz deniz kaptanı William Bligh, HMS Bounty ile hırslı bir yolculuğa çıkmaya karar verdi. Bligh ve deneyimsiz 46 kişilik mürettebatı, Güney Pasifik’i geçerek, plantasyon köleleri için azalan yiyecek arzını çözmek amacıyla ekmekağacı fidanları almak üzere Tahiti’ye gitmek zorundaydılar. Yolculuk oldukça zorlu geçecekti ve 33 yaşındaki Bligh’in, yolculuğu tamamlamak için yeterli deneyime sahip olduğu düşünülüyordu; özellikle de yıllardır tanıdığı yardımcısı Fletcher Christian ile yakın ilişkisi nedeniyle.

Geminin doğası gereği, Bounty’nin çok küçük bir mürettebatı vardı ve Bligh, gemideki tek görevli subaydı. Bu nedenle, bir isyanı önleyecek hiçbir muhafız yoktu ve gemi, ele geçirilmeye hazır bir durumdaydı. Bir gece, mürettebatın üçte ikisi uyurken, Fletcher Christian, 18 mürettebatı bir isyanda yöneterek gemiyi ele geçirdi. Kaptanlarının bağlı ve ele geçirildiğini gören mürettebatın geri kalanı, isyancılara karşı neredeyse ikiye bir sayı avantajlarına rağmen, savaşmadan hızla teslim oldu. Bligh ve ona sadık kalan mürettebat üyeleri, minimum malzeme ile bir cankurtaran botuna atladı ve karadan uzakta, Tahiti çevresinde sürüklendi. Hiçbir çizelgeye veya gelişmiş navigasyon aracına sahip olmamasına rağmen, Bligh, tüm zorlukları aşarak İngiltere’ye ulaşmayı başardı.

İsyancılara gelince, onlar farklı bir zorlukla karşı karşıya kaldılar. Yakalanma korkusuyla İngiliz kolonilerine geri dönemediler, bu yüzden yakınlarda yerleşebilecekleri bir yer aramaya başladılar. Aylar süren aramalardan sonra, Tahiti’den yaklaşık 2.170 kilometre uzaklıkta, izole bir volkanik ada keşfettiler. İsyancılar ve yolculukları sırasında tanıştıkları 19 Tahitili, Pitcairn Adası olarak adlandırılan bu adaya yerleşmeyi seçtiler.

Şimdi, bu olaydan yaklaşık 200 yıl sonra, Pitcairn Adası’nın küçük bir nüfusu var ve bu sayı, orijinal ekibe göre çok az değişti. Tahmin edebileceğiniz gibi burada yaşayanların çoğu, 200 yıl önce gelenlerin soyundan gelmektedir. Havaalanı olmadığı ve çoğu gemi için yanaşma zorlukları bulunduğu için adanın ziyaretçi sayısı oldukça az. Sadece üç asistanı olan ve Yeni Zelanda okul öncesi ve ilköğretim müfredatını öğreten bir okul, bir sağlık kliniği, postane, mağaza ve birkaç kültürel bina ile minimum hizmet sunmaktadır.

Çocuklar, genellikle adada mevcut olanın ötesinde eğitim almak için Yeni Zelanda’daki denizaşırı yatılı okullara gönderiliyor. Dış dünyaya bağlanma imkanı ise oldukça sınırlı; adaya ulaşım sağlayan tek bağlantı MV Silver Supporter adlı gemi ile gerçekleşiyor. Bu gemi, “yakındaki” (eğer 2.000 kilometreyi yakın sayabilirseniz) Tahiti ve Mangareva adalarından Pitcairn Adası’na seyahat etmekte ve ayda bir kez iki günlük bu uzak noktaya yapılan yolculuk sırasında 12 yolcu taşıyabilmektedir.

Pitcairn Adası, artık ziyaretçilere balina gözlemciliği ve karanlık gökyüzü gezileri gibi aktiviteler sunarak geçimini sağlıyor. Bu küçük ada, maceralı ve unutulmaz bir deneyim arayanlara farklı bir şey sunma hedefindedir. Ayrıca, kendine özgü bir tadı olduğu söylenen ünlü balını da satmakta ve yıllar önce oraya inen isyancılar gibi, neredeyse kendi kendine yeterli olmaya devam etmektedir.