Amerika Birleşik Devletleri ve Metrik Sistem
Dünya üzerindeki neredeyse her ülke metrik sistem kullanırken, Amerikalılar bu sisteme bir türlü ısınamadılar. Kilometre yerine mil, santimetre yerine ise inç gibi birimleri tercih etmeye devam ediyorlar. İnternet üzerinde biraz vakit geçirdiğinizde, dünyanın dört bir yanındaki insanların, metrik sistem kullanmadıkları için Amerikalılarla ilgili birçok espri yaptığını kolaylıkla fark edebilirsiniz. Dikkat çekici örnekler arasında asteroitleri ölçmek için zürafaların, mobilyaları ölçmek için uzanan kedilerin ve sosyal mesafeyi belirtmek için klasik Amerika kartallarının kullanıldığı komik durumlar yer alıyor. Bu şakaların ardında, ABD’nin ölçüm için metrik sistem dışında kelimenin tam anlamıyla her türlü birimi kullanma alışkanlığı yatıyor. Ancak, ABD’nin neredeyse tüm ülkelerle aynı ölçüm sistemini benimsememiş olmasının derin bir tarihi var.
Belki de şaşırtıcı olan, bu durumun kökenlerinde korsanların rol oynamasıdır. İngilizlere karşı kazandıkları zaferin ardından birçok eyaletin bir araya gelmesiyle kurulan Amerika Birleşik Devletleri, farklı ölçüm sistemlerinin yarattığı karmaşayı da çözmek zorundaydı. Bir şeyin ağırlığını tam olarak belirtmenin imkânsız olduğu bir ortamda ticaret yapmak oldukça zorlaşıyor, bu nedenle hükümet ortak bir sistem arayışına girdi. Avrupa, farklı ölçüm yöntemleriyle bu alanda öncülük ediyordu, ancak Fransızların sunduğu sistem özellikle dikkat çekiciydi. Bu sistem, günümüzde bildiğimiz metrik sistemin temelini oluşturuyordu. Dünya çapında tek bir ölçüm birimi oluşturmanın en önemli adımlarından biri mükemmel kilogram ağırlığının tanımlanmasıydı. Bu karmaşık süreç, 1700’lerin sonlarına doğru bilimsel imkanlar dahilinde, 4°C’de bir desimetreküp suyun kütlesini temsil eden küçük silindirlerin üretilmesiyle başladı. ABD’nin bu yeni sisteme adapte olabilmesi için, bu silindirlerden bazılarını eline alması gerekiyordu.
Dönemin Dışişleri Bakanı Thomas Jefferson, Fransa’ya yeni sistemin benimsenmesi konusunda isteklerini belirten bir mektup gönderdi. Fransa, bu talebe bir yanıt olarak, bir Fransız bilim insanı olan Joseph Dombey ve bir kilogram bakır ağırlığının Amerika’ya gönderilmesini sağladı. Ne yazık ki, Dombey ve yolculuk ettiği geminin mürettebatı Atlantik Okyanusu’nu geçemeyeceklerdi. Bu yolculuk sırasında, gemi şiddetli bir fırtınaya yakalandı ve rotasından çok uzaklara savruldu. Fırtına dindikten sonra, Dombey ve mürettebat kendilerini muhtemelen istemeyecekleri en son yer olan Karayip Denizi‘nde buldular. 18. yüzyılda bir denizciyseniz, bu bölge kesinlikle güvenli bir yer değildi. Gemi, korsanlar tarafından ele geçirildi ve tüm mürettebat Montserrat adasında hapsedildi. Asla ulaşmayan bir fidye bekleyen Dombey ve mürettebatı, esaret altında hayatlarını kaybetti.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, korsanlar bir kilogramın ağırlığıyla ilgilenmiyor, bu nesneleri umursamıyorlardı bile. Geminin içindeki değerli eşyalar müzayedeye çıkarıldı ve Amerikan ölçülerini yeniden tanımlama potansiyeline sahip kilogram, Andrew Ellicott tarafından satın alındı. NPR’ye göre, daha sonra 1952’de, şu anda ABD Ulusal Standartlar Enstitüsü olarak bilinen kuruluşa verilene kadar bu kilogram nesli, aile içinde nesilden nesile aktarıldı. ABD, 1959 yılında ABD ve Birleşik Krallık’ın birim tanımlarını uyumlu hale getirmek için yapılan çalışmalara katıldı ve günümüzde diğer sistemlerle birlikte en çok kullanılan ölçümleri geliştirdi. ABD’nin kilogram gibi ölçümleri kullanmamasının tek nedeninin korsanların olabileceğini düşünmek ilginç olsa da, başka birçok neden de mevcut. Yüzyıllar boyunca dünyanın geri kalanına katılmak için çaba gösterildi, ancak sistem değişikliklerinin maliyeti, gerekli zaman ve kamuoyunun bu değişime olan tepkisi gibi birçok faktör bu geçişin önünde engel oldu. Fakat metrik sistemin ABD kıyılarına asla ulaşmamasının kökeninde kesinlikle korsanların etkisi vardır…